Zühal YÜKSEL.
Özbekistan’da yaşayan Kırım Türkleri, Kırım dışında bulundukları sürgün yıllarında kendi millî kültür, dil, edebiyat yeteneklerini korumuşlardır. Bugün Özbekistan’da Rus edebiyatı ile Özbek ve Karakalpak Türkleri’nin edebiyatları yanında Kırım Türkleri’nin edebiyatı da yaşamaktadır.
Stalin devrinde Nazi işgal Kuvvetleriyle iş birliği yapmakla suçlanan Kırım Türkleri, 1944 yılında yapılan katliamdan sonra toplu olarak Türkistan içlerine sürülmüşlerdir. Sürgün yerleri olan Özbekistan’da Kırım Türkleri’ne uygulanan “Özel İskan” rejimi ile, büyük şehirlere yerleşmeleri, ziraatle uğraşmaları, askerlik yapmaları engellenmiştir. Kültürel gelişmeleri tamamen durdurulan Kırım Türkleri’ nin tarihî ve kültürel mirasları yok sayılmış, Kırım’da Kırımlıları hatırlatacak her şey imha edilmiştir. Kırım Türkleri’nin Kırım ideallerini yok etmek için, isimlerindeki Kırım ” ünvanı kaldırarak sadece Tatar isminin kullanılmasına izin verilmiş, ayrıca bir yazı dili olan Kırım Türkçesinin Kazan – Tatar Türkçesinin ağzı haline getirilmesine çalışılmıştır. Bu dönemde Kırım Türkçesiyle beraber pek çok yazı dili çökmeye başlamıştır. On yıldan fazla süren bu mecburi suskunluk dönemi, Stalin’in 1953’te ölmesi üzerine partinin kontrollü bir şekilde geri çekilmesiyle sona erer. Bundan sonra Kırım Türkleri sosyal, iktisadî ve kültürel haklarının korunması, etnik varlıklarının tanınması ve Kırım’a dönme konularında mücadele etmeye başlarlar.
Kırım’da ve Kırım dışında yetişen aydınlar, Kırım Türk konuşma ve edebî dilinin edebiyatının ve sanatının geliştirilmesi için 1950’li yıllarda çalışmalara başlarlar.
Kırım Türkleri’nde dil ve edebiyatın canlanmasında basının çok önemli rolü olmuştur. 1957’de çıkarılan “Lenin Bayrağı” gazetesi Kırım Türkçesi ile neşredilmektedir. Kırım Türk şairleri, yazarları, sanatçıları ve alimleri için “Lenin Bayrağı” bir toplantı merkezi olmuştur. Geniş bir yazar kadrosuna sahip olan Lenin Bayrağı, Özbekistan’da olduğu gibi, Özbekistan dışındaki Kırım Türkleri tarafından da okunmaktadır. Lenin Bayrağı Kırım Türkleri’nin millî, sosyal ve kültürel hayatlarında meydana getirdiği etkiyle “Tercüman” gazetesini hatırlatmaktadır. 1976 yılında bir grup genç yazarın çalışmaları sonucu Kırım Türkçesi ile hazırlanan “Yıldız” almanağı, 1980 senesinde iki ayda bir çıkarılan “Yıldız” dergisine çevrilmiştir. 7500 nüsha çıkan dergi, genç yazarları etrafında toplamıştır. Bu dönemde radyo ve televizyonda Kırım Türkçesi ile programlar yapılması da önemli bir gelişmedir.
Özbekistan Yazarlar Birliği bünyesinde kurulan Kırım Tatar Edebiyatı Şurası, Kırım Tatar edebiyatını ve dilini belirleyip araştırmak için konferanslar, sempozyumlar ve çalışmalar düzenlemektedir.
1968 yıllarında Nizamî adına Taşkent Pedagoji Enstitüsü’nde Kırım Tatar Dili ve Edebiyatı Bölümü kurulmuştur. Bu bölümde Kırım Türkçesi tarihi, edebiyat tarihi ve folklorünü inceleyen dersler okutulup Kırım Türk edebî dili sahasında çalışacak dilci öğretmen kadroları hazırlanmaktadır.
1970’li yıllarda Özbek, Kazak, Rus okullarında okuyan çocuklar artık ana dillerini de öğrenmeye başlarlar. Bu dönemde Mehmet Bekirov ile Yusuf Bolat, üçüncü sınıflar için “Ana Tili” (1974); S. Müjdabayev ve Yusuf Bolat, dördüncü sınıflar için “Ana Tili” (1979); A.M. Gargavets, yedinci sınıflar için “Ana Tili” (1988) ve A. Memetov, fakülte öğrencileri için “Tatar Tili Grammatikasının Praktikumi’ (1980) isimli gramer kitaplarını, A.M. Gargavets “Ana Tilinde” (1988) isimli okuma ders kitabını; S.A. Asanov, A.M. Gargavets, S.M. Useyinov “Knmskotatarsko – Russkıy Slovar (1988) isimli Kırım Türkçesi – Rusça sözlüğü neşretmişlerdir.
1983 senesinde Moskova’da Sovyet Sosyalist Cumhuriyetleri Birliği yazarlar sekreteryasında yapılan Kırım şiirinin müzakeresine, şairlerden Çerkez Ali, Riza Halid, Bilal Mambet, isa Abduraman, Zakir Kurtnezir katılmıştır.
Bu dönemde Gafur Gulam Neşriyatı bünyesinde kurulan Kırım Tatar yayınları bölümünde Kırım Türkçesi ile neşriyat yapma imkanı doğmuştur. 1957 senesinde Gafur Gulam neşriyatı arasında, otuz Kırımlı müellifin hikayelerini, denemelerini, şiirlerini toplayan “Baar Ezgileri” isimli eser yayımlanmıştır. Kırım edebiyatının yeniden canlanmasında Gafur Gulam neşriyatının çok büyük bir rolü olmuştur.
Bu dönemde Cafer Bulganaklı’nın “Yıllar ve Yırlar” (1969), “İnsan” (1973), “Ekinci yaşlığım” (1977), Kerim Camanaklı’nın “Dostlarıma” (1973), Ziyaddin Cavtöbeli’nin “Yırla İnsan” (1973), Çerkez Ali’nin “Uluklar” (1969), “Arzularım” (1971), “Yer Nefesi” (1979), Şakir Selimov’un “Akbardak” (1974), Yunus Temirkaya’nın “Sabalar’ın Tazeligi” (1970), “Day Çokragı” (1972), “Tanlar” (1976), Bekir Çobanzade ve Abdulah Latifade’nin “Şiirler” (1971), Şer’yan Aliyev’in “Ömür Dalgaları” (1974) gibi kitapları; Şamil Aladdin’in “Eğer Sevsen” (1962), “Rüzgarda Sallangan Fenerler” (1969), Yusuf Bolat’ın “Saf Yürekler” (1962) gibi romanları; Cevdet Ametov’un “Ateş Başında” (1972), “Toplar Suskan Son” (1976), Abdullah Dermenci’nin “Ayat Destanı” (1971), “Zamandaşlar” (1971), Gani Murat’ın “inat Torunlar” gibi hikaye kitapları; Rıza Fazıl’ın “Analar Yaş Ekende” (1977), Alaaddin Şamil’in “Eşg Olsun Sizge” (1963), Rıza Halid’in “Ogurlı Yollar” (1977), Osman Ayder’in “Emcenden Selam” (1972) gibi deneme türü yazıların toplandığı kitapları; Eşref Şemizade’nin “Halk Hizmetinde” (1977), Abdullah Dermenci’nin “Ayat Yolunda” (1973) gibi makalelerinin toplandığı kitapları ve pek çok derleme kitapları neşredilmiştir.
Zamanın yazar ve şairleri; Kiril alfabesinin Kırım Türkçesindeki bütün sesleri karşılayamaması, ana dillerinde eğitim görmeyip millî terbiye ile yetiştirilmeyen gençlerin edebî dili iyi bilmemeleri gibi zorluklarla karşılaşmalarına rağmen, edebiyatın bütün türlerinde eserler vermeye gayret göstermektedirler.
Türk Dünyası El Kitabı, Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü, Ankara 1992