Vatan KIRIM
Kırım’da bulunan Türk eserlerinin en önemlisi şüphesiz batı kıyısında Kezlev (Gözleve) şehrinde Mimar Sinan tarafından yapılan camidir. Kırım Hanı I. Devlet Giray Han’ın Moskova’ya düzenlediği seferden zaferle dönmesinin şerefine 1552 senesinde Mimar Sinan’ın Kırım’da yaptığı ve günümüze ulaşabilen tek eserdir.
1551 – 1577 yılları arasında 26 yıl Kırım Hanlığı yapan I. Devlet Giray Han, Kazan’ın Rusların eline geçişi üzerine çıktığı Moskova seferinde şehri 40 gün muhasara edip yakıp-yıktıktan sonra, Rus Çarı 4. İvan’ı yıllık vergiye bağlayarak Kırım’a geri dönmüştür. Bu büyük başarılarından dolayı “Taht Algan” ünvanını alan I. Devlet Giray Han, bu zaferinin şerefine Mimar Sinan’a İstanbul Fatih Camii’nin küçük bir benzeri olan bu camiyi yaptırmıştır.
Sinan, tezkerelerde Tatar Han Camii, Tatar Han Türbesi olarak Gözleve’de yaptığı eserlerin adını vermektedir. Kırım hanları İstanbul’da gördüklerini veya bunların benzerlerini Kırım’da da yaptırmak istemiş, aynı ölçüye varmamakla beraber yine de önemli eserler meydana getirmişlerdir.
Kırım’ın, mimarî bakımdan, en gösterişli camii olan bu eserinde, Mimar Sinan dört paye üzerinde bir orta kubbe, mihrap tarafında aynı çapta bir yarım kubbe ve yanlarda üçer küçük kubbe ile, İstanbul’da Eski Fatih Camii’nin plânını avlusuz olarak, beş kubbeli bir son cemaat yeri ile tekrarlamıştır. Dıştan 14 m. lik kareye yakın duvarlar ve ancak 6 m. çapına varan orta kubbesi ile, pek tabiî Fatih Camii’nin 7 m. çapındaki yan kubbelerinden bile daha küçük kalmaktadır. 26 m. gibi pek büyük çapta kubbesi ile Fatih Camii, yalnız Osmanlı İmparatorluğu’nda değil, o zamanın bütün İslâm Dünyası’nda, hattâ Avrupa’da çok tanınıyordu. Bu tarihlerde Süleymaniye Camii de daha başlangıç halinde idi. Sinan Kırım Hanı için, bunun âdeta minyatür gibi bir benzerini düşünmüş olmalıdır. Plâna göre, cami iki minareli olup, minareler tam simetrik olmayacak şekilde yan duvarlara, birisi doğu kapısı kenarına, birisi batı kapısının biraz kuzeyine dayalıdır. Bugün dışarıya kapalı olan son cemaat yeri aslında beş kemerle öne açıktı. Yalnız yanları kapalı idi. Cephelerde göze çarpan aksaklıklar tamirler sonunda meydana gelmiş tir. Küçük ölçüde olduğu halde, içine girince mekân genişlik ve ferahlık hissi uyandırmaktadır. Kubbe kasnağındaki onaltı pencere ile yan ve arka duvarlardaki pencerelerden gelen ışıklandırma bu etkiyi sağlamaktadır. Bugün yalnız duvar hizasına kadar uzanan alt kısımlar kalmış olduğundan, resimlerde minareler belli olmamaktadır.
Sinan’ın İstanbul’da ve diğer şehirlerde bulunan eserlerinin tarihlerine bakılırsa, 1552 yılında tamamlanmış başka bir yapı bulunmadığı görülür. 1551 -1577 yılları arasında 26 sene Kırım hanlığı yapmış olan 1. Devlet Giray’ın hanlığının ikinci yılında, kendisine bir cemile olarak, Mimar Sinan’ın kısa süre Kırım’a gönderilerek bu camii, hiç değilse başlatıp plânladığı ve bir kalfası ile tamamlattığı düşünülebilir.
Evliya Çelebi; «Gözleve şehrinin kalesi yalın kattır, 40 arşın yüksekliği, dört arşın enliliği vardır. Gözleve kalesinde 24 mihrap (cami) vardır. Onikisi selâtin camiidir, gerisi mahalle mescitleridir. En güzel ve en mükemmel olanı Bahadır Giray (Han) camiidir. Cami ve sanatlı minaresi Mimar Sinan yapısıdır. Bahçesi küçük, cemaatı çoktur. Bahçesinin karşısında bir güzel hamam vardır. Cümleden âli ve mükellef ve mükemmel Bahadır Giray Han Camii’dir. Enine boyuna kıble kapusundan mihraba kadar 150 kademdir (ayaktır). Caminin sol tarafında hanların namaz kıldığı sanat eseri bir mahfil ve cümle iki ser (adet) âmed (yüksek) minaresi vardır. Birini zelzele yıkmış ama sağ tarafında halâ mevcut minaresine hakîr çıkıp seyr ve temaşa edip, inerken yüzbeş basamak saydım ama hakka ki ser âmed minaresi musannadır. Zira Sultan Süleyman Camii’ni İslâmbol’da (İstanbul’da) bina eden Koca Mimar Sinan Ağa bin Abdülmennan’ın kândır. Laâkin bu camie göre haremi küçüktür. Ce-mâat-i kesireye malik bir cami, ferahbahş selâtindir. Bin fersah yerden kubbelerinin kurşunları şaşaa verir. Bu şehrin içinde bu camiden başka mavi kurşun ile örtülmüş kubbeli cami yoktur. Mihrap önünde sultanlar medfundur. Haremine karşı yol aşırı bir hamam vardır kim misli meğer Şam’da Defterdar Hamamı ve Sinaniye Hamamı ola. Camii Nurüddin Sultan sade çatma kiramit örtülü, cami minaresi gayet mevzun ve musannadır.» demektedir. (Evliya Çelebi, cilt 7, s. 565).
Bu satırlardan anlaşıldığına göre Gözleve Han Camii’nin doğu köşesinde bir mahfili ve yüzbeş basamakla çıkılan, zengin süslemeli iki yüksek minaresi vardı. Doğu minaresi depremden yıkılmış batıdaki minare sağlam olup Evliya Çelebi üzerinden Gözleve şehrini seyretmişti. Camiye göre küçük olmakla beraber önünde bir avlusu vardı. Fakat, avlunun şekli ve revak durumu açıklanmıyor. Kubbelerin uzaklara kadar parıltısı akseden kurşun kaplamaları vardı. Mihrap duvarı arkasında, hazirede Kırım Hanları’na ait türbe veya mezarlar vardı şeklinde bilgi vermektedir. O’nun Kırım’a seyahat ettiği tarihlerde Bahadır Giray Han (1638 -1642) vardı. Evliya Çelebi de camii O’na maletmiştir.
Cami, 1830 depreminde ciddi biçimde hasar görmüş ve iki minaresi yıkılmıştır. Uzun yıllar tamir edilmeyen Han Camii 1925 yılı itibariyle iki minaresinin kuleleri yıkılmış ve onarıma muhtaç bir haldeydi. II. Dünya Harbi’nde Alman işgal kuvvetleri tarafından cami ve minareleri tamir edilmiştir. Kırım Tatarlarının 1944 sürgününden sonra domuz ahırı olarak kullanılan cami, daha sonra yine Komünist yönetim tarafından 1970 yılında propaganda maksadıyla tamir ettirilmiş ve caminin minareleri yeniden inşa edilmiş ardından da “Dinsizlik-Ateizm Müzesi” olarak kullanılmıştır.
Han Camii Kırım Tatarlarının yaşadıkları acı ve çektikleri zulmün şahidlerinden biridir. Cami avlusunda sol yan tarafta, 1918’de şehit edildikten sonra ölü bedeni Karadeniz’e atılan Numan Çelebi Cihan’a ait sembolik mezar ve bunun hemen yanında da babası Abdülkerim Çelebi ile dedesi Ali İbrahim Çelebi’nin kabirleri yer almaktadır. Yine avluda, 1853 – 54 Kırım Harbi’nde şehit düşen Türk subayları Selim Bey, Mehmet Bey ve Rüstem Beylere ait kabirler bulunmaktadır.
Han Camii, 1991 yılında Kırım Tatarları tarafından geri alınarak yeniden ibadete açılmıştır. Cami son zamanlarda nispeten tamir edilmesine rağmen, rutubetli iklimin de etkisiyle özellikle ana kubbenin çevresinde duvarlarda yer yer çatlamalar meydana gelmiştir.