Vatan KIRIM.
Dünyanın Paylaşıldığı Yer
Yalta, Kırım Özerk Cumhuriyeti’nin güney sahilinde, Karadeniz kıyısında yer alan, 170.000 nüfuslu sahil kasabasıdır (Şehir Merkezi: 82.000 [2001]). Özerk cumhuriyetin başkenti Akmescit‘ten 79 km güneyde, iki burun arasındaki büyük dağların ortasında yer alır. Bir tarafta Ayudağ’dan, öte tarafta Simeiz’e kadar uzanan bir bölgenin ortak adıdır aynı zamanda. Yalta bölgesi Foros’tan Gurzuf’a kadar yaklaşık 70 km’dir. Etrafındaki köy ve kasabaları ile beraber Yalta her bir yanı ayrı bir güzelliğe ve doyumsuz manzaralara sahip Kırım’ın ve hatta Ukrayna’nın en büyük uluslararası tatil ve sağlık merkezidir. Yaz mevsiminde nüfusu 500.000’lere rahatlıkla çıkmaktadır. Sayılı otel, sanatoryum (sağlık amaçlı otel) ve devrim öncesi yapılmış villa tarzında tatil merkezleri, daçalar (SSCB döneminde Politbüro üyelerinin yazlık evleri) vardır. Ukrayna’nın yazlık başkenti sayılır. Bütün Sovyet coğrafyasının en ünlü turizm merkezi olarak kabul edilen Yalta, elbette ki bunu hak edecek pek çok zenginliklere sahiptir. Batılılar, Kırım dağlarından Karadeniz’e kadar uzanan zarif servi ağaçları arasında kalan Yalta’yı Carmel Kaliforniya Fransız Rivierası ile Yunanistan sahil kasabalarının birleşimi gibi görmektedirler.
Yalta, Kırım Tatarlarının Kırım genelinde Akyar’dan sonra en az yoğunlukta bulunduğu yerleşim yerlerinden biridir. Yalta’ya özellikle Ruslar yoğun ilgi göstermektedir. Daçalarıyla ünlü bu bölge, şimdilerde zengin Rusların, sermaye sahibi Yahudi ve Ermenilerin ilgisini çekmektedir. Bunun doğal bir yansıması olarak Yalta’da Kırım Tatarları tarafından işletilen herhangi bir tesis, restoran bulunmamaktadır.
“Dünyanın Paylaşıldığı Yer” olarak bilinen Yalta, bu yakıştırmayı 1945’deki meşhur Yalta Konferansı’na ev sahipliği yapmasından dolayı almıştır. Çar II. Nikolay için 1911’de yaptırılan Yalta yakınlarındaki Livadiya Sarayı’nda bu tarihi konferansın izleri itina ile korunmaktadır.
Konu başlıkları |
İdari Merkezler
Kentler
Yalta ve Alupka
Kasabalar
Gurzuf, Massandra, Gaspıra (Gaspra), Köreiz (Köreyiz / Koreiz), Simeyz (Simeiz), Foros, Kızıltaş (Krasnokamenka), Vinogradnoye, Kurpaty, Oreanda, Nikita (Botaniçeskoe), Cimiet (Voshod), Otradnoye, Sovetskoye, Beregovoye, Limena (Limenı / Goluboy Zaliv – Mavi Körfez), Katsiveli, Küçükköy (Parkovoye), Ponizovka, Sanatornoye.
Köyler
Danilovka, Lineynoye, Partizanskoye, Vysokogornoye, Gornoye, Kuybyshevo, Ohotbichie, Olivs, Kikineyz (Kekeneiz / Opolznevoye), Partenit (Frunzenskoye), Mşatka (Yujnoe), Kurkulet (Podgornoye / Lavrovoe), Dereköy (Uşelnoe), Degermenköy (Zaprudnoye), Ay Vasil (Vasilyevka), Autka (Çehovo)
Yalta yönetim birimi 283 km2 olup, 30 köy ve kasaba ile 2 kentten müteşekkil 260.000 nüfuslu bir ilçedir.
İklim
İklimi ılıman olup, Akdeniz iklimine benzerdir. Yıllık ortalama sıcaklık 13.2 derecedir. Nem oranı düşüktür. Dağlarında ve yaylalarında yıllık ortalama sıcaklık 5 derecedir. 1250 metre’ye kadar ulaşan dağlar ile çevrilidir. Muhteşem manzarası ihtişamlı tarihi ile bütünlük gösterir. Yalta’da dağlarda uzun yürüyüşler yapabilir, dağ bisikletiyle gezebilir, kaya tırmanışı veya mağara ziyareti yapabilirsiniz. Sonra da deniz kenarında yüzerek yorgunluğunuzu atabilirsiniz. Temmuz ayı ortalama sıcaklık 25 derecedir. Deniz suyu sıcaklığı da yine Temmuz ayında 26 derecedir. Mayıs ayında deniz suyu sıcaklığı artmaya başlar ve zaman zaman sis görülebilir. Eylül-Ekim döneminde sonbahar çok güzel, hava ılımandır. Deniz suyu sıcaklığı 18-20 derece arasındadır.
Tarih
Bronz çağından beri insanlık için bir yaşam alanı olmuş bölgede Yalta adı ilk defa 12. yüzyılda Arap coğrafyacı İdrisi tarafından Kıpçak (Polovtsian / Kuman)’ların kenti Calita (Dzhalita) olarak kaleme alınmıştır. Kaynaklarda 1145 yılında bu adı aldığı söylenir. Başlangıçta Kırım’ın güney sahili Feodorokrallığının bir parçası idi. Sonradan 14. yy’da Cenevizlilerin kolonisi oldu. 14. yy İtalyan haritalarında adı Healita veya Etalita olarak gösterildi. 15. yüzyılda şehir depremle sarsıldı. Depremden sonra Rumların ve Ermenilerin bölgeye yerleşmesiyle bölge Yalta olarak anılmaya başlandı. Bazı kaynaklara göre şu an kullanılan Yalta adının Yunanca’daki sahil anlamına gelen “yalos” kelimesinden geldiği sanılmaktadır.
Bölge 1475’te Türk egemenliğine girdi. Yalta Kırım hanlığı ve Osmanlı dönemlerinde, çevresindeki diğer yerleşim yerlerinde olduğu gibi tarım ve balıkçılık ile geçinen Kırım Tatarları ile Anadolu Türklerinin birlikte yaşadığı bir yerleşim yeriydi. 1542 tarihli Osmanlı Tahrir defterine göre Yalta üç mahalleli bir köy görünümündeydi ve idari açıdan İnkerman kazasına bağlıydı.
1783’te Yalta Rus egemenliğine girdi. Bu tarihte Yalta 13 evden oluşan bir balıkçı barınağı idi. Yalta Rus işgalinin ardından, ikliminin güzelliği sayesinde, Çarlık ailesi ve Rus zenginleri tarafından sayfiye yeri olarak tercih edilmiş, pek çok saray ve konağın yapılmasıyla 1838’den sonra hızla büyüyerek kasaba hüviyetine bürünmüştür. 1860 yılında terapist profesör S.P.Botkin bölge ikliminin birçok hastalığa iyi geldiğini anlamış ve Çar 2. Aleksander’a bölgede bir sağlık ve tatil merkezi yapmasını tavsiye etmiştir. Şehir böylece 19. yüzyılda hızla soyluların rağbet ettiği bir sayfiye merkezi özelliğini almaya başlamıştır. Günümüzde bölgede 144 adet irili ufaklı terapi merkezi bulunmaktadır. En önemlisi 1. Syechenov Yalta Fizik-Tedavi Metodları ve Tıbbi İklimbilim Araştırma Enstitüsü’dür.
Genç Mark Twain bir vaktini Yalta’da geçirmiştir. Şair Stepan Rudansky (1834-1873) burada yaşamıştır. Yaşadığı ve öldüğü evde anıt plaket asılıdır. Ünlü Ukraynalı bayan şair Lesya Ukrayinkada bir kür tedavisi için Yalta’da bulunmuştur. Trajik bir ölümle hayatı son bulan Ukraynalı bayan ressam Alla Horska da Yalta’da doğmuştur. Ünlü Rus yazar Anton Çehov hayatının son yılları olan 1899-1904 yılları arasında Yalta’da yaşamıştır. Kirova sokağında yaşadığı villa müze olarak hizmet vermektedir. Yazar Yalta’da “Küçük Köpekli Kadın”, “Vişne Bahçesi” ve “Üç Kız Kardeş”i kaleme almıştır. Müze evde yazarın edebi eserleri, fotoğrafları, kişisel eşyaları, yazarın o günlerden kalma tıbbi çantası ve Rahmaninov’un çaldığı piyano sergilenmektedir. Yatak, oturma ve çalışma odası öldüğü yıl olan 1904’teki gibi aynen kalmıştır. Çehov gibi bir başka yazar Biryukov’un evi de şu anda müze olarak kullanılmaktadır.
Yalta’nın farklı ülkelerde 5 tane kardeş şehri vardır.
Yalta ve Civarındaki Tarihi ve Mimari Eserler ile Doğal Güzellikler
Dereköy Camii
Yalta’daki faal tek camidir. 1926 yılında kapatılan ve 1936’da da minaresi yıktırılan cami binası şu anda Rusların işgalinde olduğu için, hemen yanındaki, eskiden Milli Mektep olan iki katlı bina günümüzde cami olarak kullanılmaktadır. Kırım genelinde eskiden Kırım Tatarlarına ait dini yapıların asıl sahiplerine iadesi yapılmakla birlikte bu tarihi cami henüz asli sahiplerinin kullanımına geçememiştir.
Nikita devlet botanik parkı, 1812
Yalta’ya 7 km mesafede, Magaraç Şarap Enstitü’sünün hemen yanında, okyanusa nazır mükemmel teraslardan denize doğru uzanan yamaçta 1812 yılında İsveç asıllı Rus botanikçi H. H. Steven (1781-1863) tarafından yapılmış bir bahçedir. İçinde 1600’den fazla çeşit gülü ve dünyanın çeşitli yerlerinden 30 bin çeşit ağaç ve bitkiyi barındırır. Parkta ayrıca 1000 yaşında bir şamfıstığı ağacı yer alır. Çok güzel bir restoran/barı mevcuttur.
Yalta’dan fayton gezintisi yaparak da gelinebilmekte ve park yaklaşık bir buçuk saat civarında gezilebilmektedir.
Nikita Botanik Bahçesi ile ilgili video için tıklayın : (30 dk. Kırım Tatarca, Hazırlayan : QHA. Yayın: TRT-Avaz 11.12.2012)
http://www.trt.net.tr/trtavaz/vodcast.aspx?GRKod=d3595495-5c13-4243-9ab7-2322896c72cb&MKod=d39c3b64-99d4-41f4-bace-caae9de07d81&dil=0
Aleksander Nevski Rus Ortodoks katedrali, 1898
Şehir merkezinde, Kirov sokağının başlangıcında yer alır. Şehre denizden yaklaşıldığında ufukta görülen ilk yapıdır. 18. yy neo-Bizans stilinde inşa edilmiş katedraldeki ikonalar ve freskler insanı hayran bırakmaktadır. Kubbeleri ve zengin dekoratif süslemeleriyle 17. yy eski Rus kiliselerine benzer. İç tasarımında Kroşeçkin’in taslakları kullanılmıştır. Katedral mimar Krasnov ve Şapovalov tasarımı ile 19. yy sonu ile 20. yy başında inşa edilmiştir.
Saray (Yasna Polyana sanatoryumu), 1831 – 1836
Mimar V. Hunta tarafından Gotik tarzda inşa edilmiştir. Romantik motiflere sahip Kırım’daki ilk yapılardan biridir. Günümüzde anne ve çocuklar için sanatoryum olarak kullanılmaktadır.
Polukorovsky (Polikurovsky) tepesi ve anıtı
Ünlü kişilerin mezarlarının yer aldığı bir yerdir. S. Rudansky burada gömülüdür (1873).
Ermeni kilisesi, 1909 – 1917
Mimar H. Ter-Mikelov tarafından inşa edilmiştir. Anıtsal bir yapı şaheseri olan Echmiadzyn’deki St. Rypsyme kilisesi örnek alınmıştır. Kilisedeki resimler mezarı da orada olan Ermeni ressam V. Sureniants tarafından yapılmıştır.
Peri Masalları çayırı (Polyana Skazok)
Açık hava müzesidir. Kırımlı sanatçılar, ağaç oymacılar ve heykeltraşlar tarafından tasarlanmış Ukrayna ve Rus çocuk kitapları ve hikayelerinde geçen 200’den fazla peri masalı karakterinin canlandırıldığı heykeller yer alır. Yalta Devlet Birleşik Tarih-Edebiyat müzesinin (yerel tarih müzesi) bir dalıdır. Yalta’dan 5 km uzaklıktadır.
Darsan tepesi
Yalta şehir merkezinde bir tepedir. Gece 11’e kadar açık iki kişilik teleferik ile tepeye çıkılabilmekte ve Yalta’nın eşsiz manzarası seyredilebilmektedir.
Evangelist St. John’un çan kulesi (Joann Zlatoust tapınağı)
Projesi Odessa’dan mimar Gelogi Toriçelli’ye ait tapınak ve çan kulesi 1832-1837 yılında Yalta’da inşa edilmiştir. Gerçek amacının dışında, yüksek bir tepeye kurulu çan kulesi denizciler tarafından bir referans noktası olarak da kullanılmıştır. 1880’lerde Karadeniz’deki denizcilik kontrol noktalarından biri oldu. Savaşlar esnasında tapınak büyük zarar gördü, fakat çan kulesi bütünüyle kaldı. Şu anda tarihi ve mimari bir anıttır. Kulenin yanında şehrin muhteşem manzarasının seyredilebileceği bir gözlem noktası vardır.
Yalta oteli
Kırım’ın en büyük otelidir. Mimar Polyansky ve Moşkunova tarafından tasarlanmış ve inşa edilmiş 17 katlı bir binadır. Aluşta’dan şehre girildiğinde, tüm panoramayı kaplar. Otel her iki tarafı denize bakacak şekilde 3 terasta kuruludur. Restoranları ve yüzme havuzları ana binaya bitişiktir. 2.740 misafiri aynı anda ağırlayabilmektedir. Binanın ön cephesi ile içi özenle tasarlanmıştır. On adet yemek salonu ve sempozyumlar için bir adet konferans salonu vardır. Otelin tasarımında başta Zurab Tsereteli olmak üzere birçok ressam görev almıştır.
Müzeler
Yalta şehir merkezindeki belli başlı müzeler; Yalta Devlet Birleşik Tarih-Edebiyat müzesi (yerel tarih müzesi), Kirova sokağındaki A. P. Çehov müze-evi, Lesya Ukrayinka müzesi ve N. Biryukov müze-evi’dir.
Yalta ve civarındaki diğer önemli yerler
Kentin merkezi sayılan trafiğe kapalı sahil caddesi, ölümsüz ateş anıtı, ormaniçi armut ağacı parkı, Botkin gezinti alanı, Artek çocuk kampı, Yükseliş (Ascension) kilisesi, Kharaks Roma kalesi, Şeytan Merdiveni geçidi, kıyı kesiminde yer alan ilginç sarp kayalıklara sahip Koşka dağı, Geçit (Cross) dağı
LİVADİYA
Bakınız: Livadiya ve Livadiya Sarayı
MİSHOR, KUREYZ, GASPIRA
Yalta’dan yaklaşık 10 km mesafedeki bu üç sahil köyü genelde birbirine karışmıştır. Parkları çok bakımlı ve lükstür. Mishor’daki plaj Kırım’ın en temiz ve en güzel plajlarından biridir. Ay Todor burnu ile meşhur Kırlangıç Yuvası bu bölgededir.
Dülber sarayı
Dülber palas (Muhteşem Palas) Kureyz’de Büyük Prens Piotr Nikolayeviç için 1895-1897 yılları arasında inşa edilmiştir. Krasnov projesine göre, asimetrik 2 – 4 katlı bina olarak yapılmıştır. Yüzden fazla binadan müteşekkildir. Farklı yükseklikteki hacimler dişli parmaklıklar ve gümüş kubbeler ile taçlandırılmıştır. Sarayın beyaz düz duvarlarında oyma taşlar ve mozaikler vardır. Saray ve özellikle sarayın girişi 15. yy Arap Mısır sanatından esinlenilerek yapılmıştır.
Kişkene (Kichkine) villasi, 1908 – 1911
Mağribi tarzda mimar I. Tarasova tarafından Gaspıra’da Ay Todor burnunda 1908-1911 yılları arasında inşa edilmiştir. Aurora (Avrorina) kayasına iki yıl sonra inşa edilmiş Kırlangıç Yuvası’na fazla uzak değildir. Dekoratif bir kubbesi ve minare şeklinde bir kulesi ile doğunun peri masalı şatoları gibidir. Bahçesi egzotik çiçeklerle donatılmıştır. Genelde çok süslü bir bina olarak düşünülmektedir. Bazıları da deniz tarafından bakıldığında sarayın orjinal bir silueti olmadığı kanaatindedir. Bina ziyaretçilerine çok ilginç ve orjinal gelir. Türkler gibi giyinmiş maskeli bir Rus tüccara benzetilmektedir. Bina şu anda turizm amaçlı kullanılmaktadır. Kişkene Tatar dilinde “küçük çocuk” anlamına gelmektedir.
Bölgedeki diğer saraylar
Prens (Knyaz) Yusupov tarafından Kureyz’de mimar Krasnov’a yaptırılan Yusupov (Usupovskyi) sarayı ile Gaspıra’daki Prenses Goliçina sarayı da bu bölgedeki görülmeye değer yapıtlardır.
Mishor
Mishor vaktiyle Tatarların yaşadığı küçük bir köy iken, zamanla tam bir turistik merkez haline gelmiştir. Günübirlik gelen ziyaretçilerin yanında otellerinde de pek çok turisti ağırlamaktadır. Mishor aynı zamanda destanlara konu olmuş, efsanevi Arzı Kız’ın (Mishor Kızı) vatanıdır. Arzı Kız Efsanesine konu olan bu yere yolu düşenler Mishor Kızı’nın sahilden 20-30 metre açıktaki bronz heykelini görebilir ve hemen karşısında denize girebilme ayrıcalığını yaşayabilirler. Yalnız deniz buralarda oldukça derin ve nisbeten dalgalıdır.
Kırlangıç Yuvası (Lastivchyne Hnizdo / Lastochkino Gnezdo), 1911-1912
Kırım’ın kartpostallarını süsleyen, Kırım’ın en önemli sembollerinden biri olan perili masal şatosudur. Mishor bölgesinde Gaspıra’da Ay Todor burnundaki 38 metrelik Aurora (Avrorina) uçurumuna başlangıçta Alman petrol kodamanı Baron Shteingel için Amerikalı mimar A. Sherwood tasarımıyla 1912’de inşa edilmiştir. Ortaçağ kalesi şeklinde tasarlanmıştır. 1927’deki depremden sonra kayalıkların bir kısmı denize düşmüş ve yapı tamamen kayalığın en son ucunda kalmıştır. Kayaların ucunda kanatlanıverecek masalsı bir yapı gibidir. Depremden sonra hasar gören duvarları restore edilmiştir.
Almanya’nın Ren Nehri kıyılarındaki Rittenburg Şatosu’nun minik bir kopyası olan Kırlangıç Yuvası’nın gezinti terasından Karadeniz’i bütün ihtişamıyla seyretmek, ayrı bir haz verir ziyaretçisine. Halen bina içinde bir İtalyan restoran faaliyet göstermektedir. Restoran/cafe kısmı oldukça pahalıdır. Vakti müsait olanlar bu restoranda Karadeniz’in muhteşem manzarası eşliğinde yemek yiyebilir veya hemen yanıbaşındaki plajda denize girebilir. Yalta’dan 10 km ötededir. Karayolu ile gidilebileceği gibi, havanın ve denizin müsait olduğu dönemlerde denizyolu ile de gidilebilir. Yalta’dan saat başı kalkan ve sahile paralel bir rota izleyen deniz motorları ile Kırım sahillerinin o güzel manzarasını seyrederek Kırlangıç Yuvası’na gidilip, yine aynı motorla geri dönülebilmektedir.
Yapının yanında 1. – 3. yüzyıldan kalma tarihi bir Roma kalesinin kalıntıları mevcuttur. Bölgede Ay Todor burnunda Ai Todorsky feneri yer alır.
ALUPKA
Yaltynsky (Yalta) bölgesinde Yalta’dan 17 km, Akmescit’ten 97 km, Akyar tren garından ise 75 km uzaklıkta 12.000 nüfuslu küçük ama güzel bir sahil kasabasıdır. Vorontsov sarayı ve bahçeleri Alupka’nın görülmesi gereken en önemli yapısıdır. Alupka’nın görülmesi gereken en önemli doğal güzellikleri Ay Petri dağı ile Uçan Su şelalesidir. Daha detaylı bilgi için Alupka makalesini okuyabilirsiniz.
MASSANDRA
Bakınız : Massandra
SİMEİZ
Kırım’ın en güzel ve özel yerlerinden biridir. Büyük Yalta olarak adlandırılan kasabalar zincirinin sonuncusudur. Kedi dağının eteklerinde kurulmuştur. Romantik bir görünüme ve temiz plajlara sahiptir. Dağlar ve kayalar ile çevrilidir. Kuru ve sıcak bir iklimi vardır. Bir taşra kasabasıdır ama farklı bir dinlence yeridir. Vahşi doğanın güzelliği ile sayısız villa ve kır evinin mimarisi birbirine karışmıştır.
Kasaba 19. yy’ın sonlarında pek çok Rus ailesi tarafından rağbet edilen bir bölgeydi. O zamandan kalan ve “Kseniya” adı verilen muhteşem güzellikteki pek çok villa hala ayaktadır.
Ay ışığında şiirsel bir güzelliği olan eski park pek çok büyük kayayla çevrilidir. Sakin bir tatil geçirmek isteyenler için çok uygun bir yerdir. Aynı zamanda Yalta’ya da yakın olmasından dolayı, Yalta’daki her türlü aktivitenin de takip edilmesi mümkündür.
GURZUF
Bakınız: Gurzuf
GÜNEY SAHİLİNİN BATI KISMI
Laspi yakınlarındaki Limena (Limenı / Goluboy Zaliv – Mavi Körfez), Katsiveli, Ponizovka, Kikineyz (Kekeneiz / Opolznevoye), Küçükköy (Parkovoye), Beregovoye ve kilisesi görülmeye değer Foros her biri ayrı, kendine has tatil beldeleridir. Yol vermez kayalar, yeşilin binbir tonu, tertemiz plajları ile bölge insanları mest etmekte, dinlenmelerini sağlamaktadır.
Foros kilisesi
Rus işgalinin ardından bu topraklarda Hristiyan etkisinin köklü bir geçmişten geldiğini ispatlamayı amaç edinen Ruslar Kırım’ın pek çok yerinde kiliseler inşa etmişlerdir. Bu kiliselerden biri de Foros’ta Baydar geçidi yakınlarında denize nazır 400 metre yükseklikte bir kızıl kayanın üzerine yapılan Foros kilisesi (Tserkov Voskreseniya)’dır. Kilise, o dönemde Foros bölgesinin sahibi zengin çay tüccarı A. Kuznetsov tarafından 1892 yılında mimar N. M. Çagin’e yaptırılmıştır.
Moskova kiliselerine benzer Bizans stilinde inşa edilmiştir. Mozaikleri İtalyan ressam Antonio Salviati tarafından, iç boyamaları A.K. Korzukhin, V.E. Makovsky ve akademisyen N. E. Sverchkov tarafından yapılmıştır. 1917 devriminden 7 yıl sonra kilise kapatılmış, rahipleri Sibirya’ya sürülmüştür. Kilise tahrip edilmiş, duvar resimlerinin bir kısmı üzeri boyanarak kapatılmıştır. Kilise 1969’a kadar bar olarak kullanılmıştır. 1969’da tamamen terk edilmiştir. 1992 Gorbaçov reformları ile bina restore edilip, tekrar kilise olarak hizmet vermeye başlamıştır.
1888 yılında Kırım’da tatillerini geçiren Çar III. Aleksander ve ailesinin Sen Petersburg’a dönerken Harkov yakınlarında geçirdikleri bir tren kazasından sağ kurtulmalarından dolayı bu kilisenin inşa edilmesine karar verilmiştir. Kilisenin girişindeki “mucizevi kurtuluş adına” yazısı bu kaza olayı anısına buraya yazılmıştır.
Kilise yakınında bir zamanlar Mihail Gorbaçov’a tahsis edilmiş bir daça yer almaktadır. Askeri darbe esnasında Gorbaçov burada bir süre ev hapsinde tutulmuştur. Halbuki o zamanlar medyada Gorbaçov hasta ve klinik tedavisi için Kırım’da diye haberler yayınlanmıştı. Daça şu anda Ukrayna devlet konuk evi olarak kullanılmaktadır.
Baydar Kapısı
Laspi bölgesinde tarihi kapıdır. Foros kilisesi’nin bulunduğu tepenin aşağılarında yer alır.
ROMAN KOŞ DAĞI
1.545 m yükseklikteki Kırım’ın en yüksek zirvesidir. Gurzuf ve Partenit’in kuzeyinde kalır. Dağ Bahçesaray’dan da görülebilmektedir.
5 yorum
Pingback: Kökköz – Vatan KIRIM
Pingback: Livadiya – Vatan KIRIM
Pingback: Massandra – Vatan KIRIM
Pingback: Arzı Kız Efsanesi – Vatan KIRIM
Pingback: Cafer Seydahmet Kırımer (1889 – 1960) – Vatan KIRIM