Mustafa EVİRGEN *
Aslını bilmeyen haramzade!
Kırım Tatar atasözü
Kırım Tatarlarının sayısız göç hikâyesinden pek azı kayıt altına alınmıştır. Bugün biz elde kalan hatıraları yazıya dökmezsek, acilen sözlü tarih projesine kendi aile tarihimizi yazarak katkıda bulunmazsak büyük bir milletin acılı tarihine ilişkin pek çok şeyi kaybedeceğiz..
Kırım Tatar Göç hikâyeleri dizimize bir aile tarihi örneği ile devam ediyoruz.
Ana bilgi kaynağım Kazım Evirgen’in oğlu Cengiz Evirgen’in anlattığına göre; sülalemiz Kırım’ın “Kerç” bölgesindendir. Atalarımız daha sonra Kırım’dan Dobruca’ya göç etmişlerdir. Göç eden bu kafile Irız Babaanne boyudur. Irız Babaanne hikâyesine daha sonra değineceğimiz için şimdi Kuyucu Bayraktar Aga hikâyesine geçebiliriz.
Kuyucu Bayraktar Aga, Sivrihisar kazası, Günyüzü nahiyesi, Hollanta (Kayakent) köyünde doğmuştur. Anne ve babasının nereli olduğu bilinmemektedir. Çalışkan bir insan olup, yol, su ve imece işleriyle köylü ve komşularını çok fazla çalıştırdığından köyünde pek fazla sevilmemektedir. Yaşlılığını komşu ve köylülerinin zoruyla Hollantanın yaylası olan Polatlı/Kabak köyünde geçirmiş ve orada vefat etmiştir.
Hollanta köyünde yeri oyarak yaptığı Bayraktar Çeşmesi günümüzde halen mevcuttur. Bayraktar Aganm doğum ve ölüm tarihi hakkında bilgi yoktur. Köyde Bayrak tar soyadı ile yaşayanlar bugün mevcuttur. Bayraktar Aga bir erkek ve bir kız olmak üzere iki çocuğa sahiptir. Kızını Polatlı/Sivri köyüne gelin vermiştir. Fakat kızı daha çocuğu olmadan vefat etmiştir. Oğlu Ebubekir Bayraktar ise bizim büyük dedemizdir. 1904’te muhacir olarak gelen torunları -yani dedelerimiz- Kazım Evirgen, Ebu Hacı Evirgen, H. Ahmet Evirgen, Hollantalılardan bu bilgileri alabilmişlerdir.
Kazım Evirgen’in ifadesine göre; Ebu bekir, 93 Harbinde (1877-78 Osmanlı-Rus Savaşı) Ruslara esir düşmüştür. Esaret yıllarından sonra memleketine dönemeyip, bugün Bulgaristan’da kalan Durasılar köyünden Irız Totay ile evlenmiştir. Ömrü fakirlikle geçmiş olup çerşicilik (köy köy gezip satıcılık yapma), işçilik ve ayıngacılıkla (tütün kaçakçılığı) geçimini sağlamaya çalışmıştır. Utangaç, sıkılgan bir kişiliğe sahip olan Ebubekir, çerşicilik yaparken kendi bağırmaktan utanır ve büyük oğlu Ebuhacı’ya “Bakırsa balam, bakırsa…” dermiş.
Muhacir olarak vapurla İstanbul’a geldikleri zaman en küçük oğlu Yusuf 14-15 yaşlarındaymış. Halen Polatlı / Ahırlıkuyu köyünde yaşamakta olan Yüksel sülalesi ile aynı gemide yahut yakın tarihlerle göç ettikleri düşünülmektedir. Tevfik Hacı Yüksel’in anlattığına göre; Romanya’da Hacı Ahmet Evirgen ve Hacı Tevfik Yüksel “kodalakman süyrelip” oynarlarmış.
Trenle Polatlı istasyonuna gelen dedelerimiz, daha sonra Hollanda’ya gitmiştir. Ama fakirlikten usanan köy halkı babaları ölmüş olan bu muhacirleri köylerine kabul etmemiştir. Onlarda Polatlı Kaymakamlığı nın önerisi ile önce İki Kumalı/Yazören bölgesine daha sonra da Karayavşan’a iskan olmuşlardır.
Karayavşan Köyü:
Önce Dobruca’dan gelen Tatarların yaşadığı Ahırlıkuyu’ya yakın Yazören mev kiine köy kurmak isteyen Kırım’dan yeni gelen Tatarlar orada barmamamışlardır, Ahırlıkuyulular meralarına yerleşilmesine izin vermemişlerdir. Sonradan bir sene yine Dobruca’dan gelen Tatarların kurduğu Karakaya’da misafir olmuşlardır, ama Karakaya lılar onların eninde sonunda kendi köylerini kurmalarını, kendi meralarına ortak olmamalarını istemişlerdir. Kırım’dan direk ve Dobruca yoluyla gelen Tatarlar arasında ilk başlarda bazı adetlerde, kıyafetlerde, dilde bazı ufak farklılılar yüzünden soğukluk olsa da kısa zamanda bu köyler, civardaki diğer Tatar köyleriyle ve birbirleriyle kaynaşmış, kız alıp vermeye başlamışlardır, zamanlar aralarındaki ayrılıklar yok olmuştur.
Karayavşan’ın Polatlı’nın 23 km doğusunda; Sivri, Şıhali, Kızılcakışla köylerinin arazisi üzerine, Tavşantepe’nin güney yamacına, hicri 1311 yılında kurulmuştur. Köy Yavşan tepesinin, Kızılyar bölgesinin güneyindedir. Çaldağ’ına doğru uzanan arazi oldukça verimlidir ve yavşan otuyla besle nen hayvanların sütü, yağı kendine özgü hoş bir kokuya sahiptir. Köy adını da bu hoş kokulu “yavşan” otundan almıştır.
Köyün güney kısmında yer alan ve köy halkının “Oba” diye tabir ettikleri yer Eski Tunç (Maden) Çağı [M.Ö 3000-1950]’ dan kalma tarihi bir mekandır. Kazısı 1965 yılında yapılan höyük orijinal dokusunu tümüyle kaybetmiştir. Güneydoğu yamacı kesilerek teraslama yapılmıştır. Höyükten çekilen toprak, Karayavşan Köyü’ne ait evlerin yapımında kullanılmıştır.
Karayavşan’ın bugünkü yerine kurulması şöyle olmuştur. Kırım’dan diğerleriyle gelen Söyün Babay denilen bilge bir kişi “aldı kapalı köy ogursuz bolur, biz en iyisi sırtımızı Tavşan-tepe’ge beriyik, aidimiz açık bolsun, kıblaga karasın” diyerek Sivri köyünün yaylası üzerinde köyün kurulmasını istemiştir. O tarihlerde iki köy arasında kanlı-bıçaklı kavgalar olmuştur. Yine böyle bir mera kavgasında iki köy halkı karşı karşıya gelmiş, kavga esnasında Karayavşan Köyünden bir yaşlı kimse köylülerine “Cayılınız ballar! Cayılınız!” diye söylenmiştir. Tatarca bilmeyen Sivri Köyü halkı da bu sözü “Cayınız” yani -kavgadan vazgeçiniz- diye anlamıştır.
Köyü ilk kuranlar Kırım’da Kerç ve Akmescid civarından gelen göçmenlerdir. Bunlar arasında bilinenler Şabadiy Akay, Şomakay, Taymazlar (Kurtiy Mirza, Boramet, Sapay, Niyazi Akaylar), Hacı Yusuf, Salim Seyit Hoca, Çongar bölgesinden Sarı Mehmet, Kırım’ın Saraymen köyünden Ablaz Hacı ve Nasibullah Kalkay ile Haşan, Abiy Akaylar, Genç Ali Çavuş’tur. Anlatılanlara göre Türkiye’ye gelince “bizi çokrakka götürün” demişler, bu da bizi “çorağa” götürün olarak anlaşılmış. Köyün kurulmasına Bekmanbek Hacı denilen nüfuzlu bir şahıs yardım etmiştir. 1900’lü yıllarda Turaslar (Evirgenler) ve Umaylar gibi başka Tatar sülaleleri de Dobruca’dan gelerek köye yerleşmişlerdir. 1930’larda ise Macirler dedikleri Bulgaristan’dan (Atmaca’dan) gelen Tatarlar gelip yerleşiyor. Köyün başlıca sülaleleri Evirgenler ve Umaylardan başka Taymazlar, Akçoralar, Özmenler, Aydoğanlar, Borüler, Kalkaylar, Bayboralar, Ağıral, Atmacalar, Otuzoğlu, Önder, Yetkin, Tarı’dır.
Evirgenler köye, 1904 yılından sonra gelmişlerdir. O tarihte köyün tüm verimli yerleri sahiplenilmiş olduğu için, köyün “sırt” diye tabir edilen ve pek verimli olmayan arazisini ekmişlerdir. Uzun boylu, güçlü kuvvetli Evirgen sülalesi ise çok çalışıp kısa zamanda köyün ön tarafından da tarla almışlar. Turaslardan Salim Efendi de hem öğretmen hem imam olarak köyde hocalık yapmıştır.
Karayavşan köyü bir hafta Yunan işgaline uğramış, Türk ordusu bir hafta sonra köye girmiş, çatışma sorasında köylü Evirgenler’in zemliğine saklanarak ölümden kurtulmuştur.
Evirgenlerin göç hikayesini tamamladıktan sonra şimdi kısaca sülalemizi tanıyalım; yukarıda da belirttiğimiz üzere Ebubekir Bayraktar, Durasılarlı Irız Totay ile evlenmiştir. Ebubekir’in bir kız kardeşi vardır. Sivri’ye gelin gitmiş, genç yaşta çocuğu olmadan vefat etmiştir. Irız Totay ise Romanya’nın Durasılar köyünde doğmuştur. Sülalemize “Turas” denilmesinin sebebi budur. Beş kardeşi vardır. Kardeşlerinin isimleri sırasıyla şöyledir;
- Katçe (Hatice) ve çocukları: İbrahim, ismini bilmediğimiz ölen bir kız, Üryane, Nasiye, Hediye
- Menekşe ve çocukları: Salim, Selim (Türkiye’ye gelmemiş, Romanya’da yaşamaktadır), Naime (Romanya’dan Bolu’ya göç etmişlerdir), ölen bir oğlan, Petislam.
- Ecmi ve çocukları: Musret
- Niyazi ve çocukları: Selime, Zılkariye, Kurt Haşan, Eşref, Zehra
- Ayşegül ve çocukları: Molla Can, Sabri, Vasviye
Ebubekir ve Irız Totay’ın çocukları ve torunları:
Aşağıda Evirgenlerin çocuklarını anlatırken, onlarla evlilik yoluyla dünür olmuş çoğunlukla Polatlı’daki Tatar ailelerinin üyelerini de kayda geçirmiş olacağım. Evlilikler istisnalar dışında yedi göbek kuralını izlemiş, genelde civardaki Tatarlarla evlenildiği halde Karayavşan’a yakın Kürt ve Türkmen köylerinden de kız alınmıştır. Çok nadir de olsa özellikle eski kuşaklarda kuma da alınmıştır. Yeni kuşakların Polatlı’ya ve büyük şehirlere yerleşmesiyle Tatar olmayanlarla ve bu bölgeden olmayanlarla evlilikler artmıştır.
1.Ebuhacı (Sait) / Totam (Gülsüm) Evirgen hikayesi:
Ebuhacı, Ebubekir’in en büyük oğludur. Dobruca’da evlenmiştir. Oğlu H. Ahmet, 5-6 yaşlarındayken (tahminen 1904’te) kardeşlerini, yakınlarını toplayıp, onların önderliğini yapıp, gemiyle İstanbul’a, trenle Polatlı’ya, oradan da Hollanta’ya gitmiştir. Fakat kendilerini sahiplenen olmayınca tekrar Polatlı’ya gelmiştir. Polatlı’da önce İki Kurnalı’ya daha sonra Karayavşan’a yerleşmiştir.
Fakirlikten geldiği için, çok sıkı olduğu bilinmektedir. İki sene çeşitli yerlerde ırgatlık yapmıştır. Turasların bugünkü seviyeye gelmesini sağlayan Ebu-hacı’dır. (Allah rahmet eylesin.) Müsrifliği hiç sevmeyen bir yapıya sahip olan Ebuhacı, bir gün Haymana’dan yayan dönerken paltosunu çıkarıp, bir setin üzerine sermiş ve oturup araba beklemiş. Gelen arabaya da aceleyle binince paltosunu orada unutmuş. Paltoyu unuttuğuna çok sinirlenmiş ve üç sene kışları paltosuz geçirmiş. 4 sağ evlat bırakmıştır.
a) Hacı Ahmet/Ferah Evirgen: H. Ahmet 1899 Romanya doğumlu olup, 5-6 yaşın dayken Karayavşan’a göç etmiştir. 1. Dünya Savaşı’nda Süveyş Seferine katılmış, Filistin’de çarpışmıştır. Yunan köye geldiğinde ilk eşiyle evli ve köyün muhtarıdır. 1968 yılında, 69 yaşında vefat etmiş ve arkada 7 sağ evlat bırakmıştır: Sare-Mustafa Börü; Sabri-Ayten Evirgen; Sıdıka-Niyazi Tekin; Necla-Abidin Bayar; Sebiha-Nebi Mirza; Meliha Evirgen (yeni evliyken vefat etmiştir); Hacer-İhsan Önder; Hüseyin – Nadide Evirgen.
b) Zöhre/H. Salim Tuncel: Ebuhacı’nın ikinci çocuğu olup, Karakuyu’ya gelin gitmiştir. Ağır kanlı sevecen bir insanmış. Çocukları: Meşküre-Ziya Tataroğlu; Fahrettin-Sebahat Tuncel; Müspire-Fuat Evir gen; Gülhan-Ümit Canbek; Gülser-Yaşar Karabay; Yüksel-Birsen Tuncel.
c) Zilika/Yusuf Önder: Ebuhacının üçüncü çocuğudur. 1993 Haziran ayında vefat etmiştir. Çocukları: Necmettin-Mübeccel Önder; Bahaddin Önder; Muhittin-Edibe Önder.
d) Mennügül/Muhsin Ünal: Ebuhacının dördüncü çocuğudur. Çocukları: Sevim Osman Nuri Çağlar; Hatice-Erdal Sunel; Ayşe-Şevket Aktay; Sebahat-Fuat Akyazı; Mustafa-Gülten Ünal.
2.Zilkadiye/Mustafa Yetkin: Zilkadiye Ebubekir’in kızıdır. Hakkında pek bilgi yoktur. Çocukları: Sinan-Melek Yetkin; Nezire-Tevfik Pehlivan; Sıddık Yetkin (Erken yaşta vefat etmiştir)
a) Sinan-Melek Yetkin: 1315 doğumlu olup 1. Harpte Filistin-Süveyş- Halep’te savaşlara katılmıştır. İstiklal Savaşma katıl mış, ama sonradan birliğini kaybetmiştir. Yedi sağ çocuk bırakmıştır: Nazmiye-Refık Erden; Sıddık-Meryem Yetkin; Kadriye Mehmet Güngör; Refık-Naciye Yetkin; Şefık-Neriman Yetkin; Orhan-Aliye Yetkin; Faik-Nurhan Yetkin.
b) Nezire-Tevfik Pehlivan: Zilkadiye Halanın ikinci çocuğu olup, Ahırlıkuyu Köyü’ne gelin gitmiştir. 6 sağ çocuk bırakmıştır: Ali İrfan-Feride Pehlivan; Fahri-Türkan Pehlivan; Şükriye-Rifat Toker; Hüsniye-İsmet Batur; Naime-Murat Uzunkavak
c) Sıddık Yetkin: Genç yaşta evlenmeden vefat etmiştir.
3.Hanife/ ?: Ebubekir’in ikinci kızıdır. Hakkında bilinenler çok azdır. 3 evladı vardır: Zılkariye-Züyür (Üzeyir) Özdemir; Sultaniye-Rüstem Özel; Rıfat-Müsmire Evirgen.
a) Zılkariye-Üzeyir Özdemir: Karakuyu’ya gelin gitmiştir. 5 çocuğu vardır: Zübeyde-İsmail Genç; Mahmure-Şaban Oturbay; Münevver-İlyas Özen; Sabri Leman Özdemir; Perihan-Ferit Aydoğan.
b) Sultaniye-Rüstem Özel: Haklarında pek fazla bilgi bulunmamaktadır. Tek çocukları vardır: Raif-Nilüfer Özel.
c) Rıfat-Müsmire Evirgen: Hanife Halanın üçüncü çocuğudur. Karakuyu’dan Polatlı’ya erken göç etmiştir. Polatlı Bele diyesi encümen azalığı yapmıştır. 7 çocuğu vardır: İsmil Evirgen (genç yaşta vefat etmiştir); Fuat-Müsmire Evirgen; Ekrem Evirgen (Delikanlı iken vefat etmiştir); Sebahat-Fahrettin Tuncel; Fikret-Cavidan Evirgen; Türkan Evirgen (Evli iken çocuğu olmadan vefat etmiştir); İsmet Evirgen (Delikanlı iken vefat etti).
4.Ömer-Beyzade Evirgen/Ömer Zeynep Evirgen: Ömer Evirgen, Ebubekir’in ikinci oğludur. İki kere evlenmiştir. İlk eşi olan Beyzade’den 6, ikinci eşi olan Zeynep’ten 1 çocuğu olmuştur. 1295 yılında doğmuş ve 52 yaşında prostattan hastalanıp vefat etmiştir. Prostata korkudan yakalanmıştır. Ölümü hakkında anlatılanlara göre; Kara-kaya ve Ahırlıkuyu Köyleri arasındaki İnler isimli mağaradan define ararken yorulup dinlenmek için oturunca elini yumuşak bir cisme dokunduruyor, hareket eden bu canlı Ömer Evirgen’in aşırı derecede korkmasına ve neticesinde ölümüne neden oluyor. Büyük oğlu Naib babasının ölümünden sonra mağaraya giderek ismi Porsuk olan o canlıyı öldürüyor. Ömer’in ikinci eşi aslen Kürt olan Zeynep’ten tek çocuğu olmuştur. Toplam 7 çocuğu vardır.:
a) Kerime-Numan Kalkay: Ömer’in en büyük kızıdır. Becerikli, hamarat bir insanmış. Çerkezhöyük köyünde otururmuş. Misafirlere izzet-i ikramı aşırıymış. O öldükten sonra Numan Kalkay ikinci evliliğini yapmıştır. Eskiden gelipte aynı ikramı bulamayan misafirlere “O ketti, ketti bu camsı endi…” diye takılırmış. 7 çocuğu vardır:Ali İhsan-Rabia Kalkay; Ali Rıza – Hüsniye Kalkay; Şefıka-Maksut Doğaner; Mehmet Ali-Naciye Kalkay; Şefik-Güldane Kalkay; Refika-Bilal Aydoğan;Şükrü,- Feride Kalkay; Ekrem Kalkay.
b) Sabit (Naib)- Fatma Evirgen/ Naib – Nazmiye Evirgen: Ömer’in en büyük oğludur. Çok dindar, çok çalışkan bir insandı. İlk eşi Fatma ölünce Çanakkale’den Nazmiye Yenge’yi ve kardeşlerini beraberinde getirip onunla evlenmiştir. Peygamber Efendimizi rüyasında gördüğü söylenmektedir. 11 çocuğu vardır. Erol ve Gülbeyaz adlı iki çocukları aylıkken ölmüştür. Çocukları: Sabriye-Fevzi Selimoğlu; Cemal-Ferah Evirgen; Sırrı-Nedret Evirgen; Sevgül Mesut Altay; Gülser-Burhan Börü; Cafer Müzeyyen Evirgen; Hacıgül-Turan Güler; Ruhiye- İrfan Yurtseven; Bünyamin-Sema Evirgen; Erhan-Ayşe Evirgen; Asaf-Naide Evirgen.
c) Kazım(Azım) – Hayriye Evirgen: Ömer Evirgen’in ikinci oğludur. Çok ça lışkan, cesur, çok kuvvetli ve yardımsever bir insanmış. Pehlivanmış. Polatlı’da Pehlivan Şevki haricinde herkesi yenermiş. Çok kuvvetliymiş. Köyden Ahmet Akay bir gün: “Kazım harmanın pitti mi? Anav tokmak taşın boşadı mı?” diye sorar. Kazım Evirgen’de “pitti Ahmet Akay kel de al!” demiş. Ahmet Akay şiptaleke ile taşın yanma yanaşınca, Kazım Amca taşı iki tarafındaki demirlerinden kaldırıp arabasına koymuş, araba taşın ağırlığıyla bir tarafa yatıvermiş. Ahmet Akay: “Aman Kazım ne bolur tüşer, müşer artma tirke” diye söylenince Kazım Amca taşı alıp arabanın arkasına bağlamış. Söylenenlere göre bu taş en az 150-160 kg imiş.
Kazım Amca, nişanlıyken Ahırlıkuyu’ya nişanlısını görmeye gidermiş. Nişanlı sıyla görüşemeyince kızıp koca koca kayaları gülle gibi duvarın arkasından nişanlı sının bahçesine atarmış. 1940 yılında Alman harbinde seferberliğe gitmiştir. 5 çocuğu vardır: Zübeyde-Reşat Onar; Şükriye-Erol Gence; Ömer-Gülbiz Evirgen; Cengiz Meryem Evirgen; Ertuğrul-Zuhal Evirgen.
d) Nazım-Münire Evirgen: Ömer’in üçüncü oğludur. 1329 yılında doğmuştur. 2004 yılında vefat etmiştir. Çok çalışkan ve tutumlu bir insanmış. 6 çocuğu vardır: İrfan Melahat Evirgen; Vahit-Ulviye Evirgen; Hüsnü-Leman Evirgen; Remzi-Memnune Evirgen; Müzelife-Mahmut Akkul; Nevin Şener Cavbozar.
e) Safiye-Hidayet Önder: 1916-1952 yılları arasında yaşadı. Kalp romatizması yüzünden vefat etti. 5 çocuğu vardır: Perihan-Süleyman Bilgin; Erdoğan-Güzide Önder; Kamil Önder; Hamza-Saime Önder; Neriman Önder.
f) Ahmet Şükrü Önder: 19 yaşında verem hastalığından dolayı ölmüştür.
g) Makbule- Tahsin Ünal: Ömer Evirgen’in, Zeynep’ten olma tek çocuğudur. Gezmeyi çok seven bir insandır. 5 çocuğu vardır: Bilal-Nazan Ünal; Sare-Özdemir Koşay; Macide-Nurettin Sevim; Celal-Güler Ünal; Meşküre-Recai Taymaz.
Yusuf-Mesabe Evirgen/ Yusuf -Ayşe Evirgen: Ebubekir’in 5. çocuğudur. Çok cö mert, çok sert, çok akıllı, kin tutmayan mert bir insanmış. Evine gelen kişiyi asla boş çevirmezmiş. Kazım Amca oğlu Cengiz Evirgen’i bu yönleriyle Yusuf Evirgen’e benzetirmiş. 4 kere evlenmiştir. İlk eşi Ballık Köyünden Şevki Akay diye birinin kız kardeşiymiş; fakat ismi bilinmemektedir. Doğum sırasında hem kendi hem de çocuğu vefat etmiştir. İkinci eşi en büyük çocuğu Selime Halanın annesidir ve o da Selime Halayı doğururken vefat etmiştir. Üçüncü eşi 5 çocuğunun annesi Mesabe babaannedir. Babaanne diyorum çünkü benim dedemin annesidir. Yani büyük babaannemdir. Çok merhametli iyi ve sevecen bir insanmış. Dördüncü eşi, Mesabe babaannemin kuması Ayşe Anne’dir. Ayşe Anneden dört çocuğu oluyor. Cafer ve Şükriye erken vefat ediyorlar.
Yusuf dedem bir gün Kazım Amca Katarpili dağıtıp tamir ederken yanma gelip oturur ve ona sitem edermiş: “Ula Kazım! Anyakka barganda seni Ömer’ge aytacam. Kazım atlamı cok etti, sade temirmen oğraşa decem babana” demiş.
Yusuf Dedenin ayrıca Menahmet adında bir çocuğu daha vardır. Menahmet Mesabe babaannenin ilk eşinden olan çocuğudur. Çocukları:
a) Selime-İzzet Özmen: Yusuf dedenin ilk çocuğudur. Annesi Taşpınar köyündenmiş. Karayavşan Köyünden İzzet Özmen ile evlenmiştir. 6 çocuğu vardır: Fethiye-Lütfü Çaldemir; Fuat-Nermin Özmen; Se-vim İhsan Taymaz; Atiye-İlhan Saydam; Kenan Nebahat Özmen; Kemal-Kadriye Özmen.
b) Sadrettin-Fevziye Evirgen: Yusuf dedenin Mesabe Babaanneden ilk çocuğudur. Ciddi gururlu, çalışkan, temiz, kendini saydıran bir insandı. 1917 yılında doğmuş ve 2005 yılında vefat etmiştir. 6 çocuğu vardır: Rıdvan-Elmas Evirgen; Ayhan-Behice Evirgen; Ayfer-Melahat Evirgen; Zeki – Sevim Evirgen; Makbule Erdoğan Batur; Şükriye Ünal Ok.
c) İsmail Necati-Feride Evirgen/ İsmail Necati – Fehime Evirgen: Yusuf dedenin Mesabe Babaanneden ikinci çocuğu ve benim dedemdir. Sıkı partici, çok mıskılcı (alaycı), söyleyeceğini mutlaka söyleyen, çok çalışkan, yerli yerinde konuşan, oturaklı bir insandı. Beni de (Mustafa Evirgen) çok mıskılcı olduğumdan dolayı dedeme benzetirlerdi. Bir gün ben de dedeme “dede beni sana benzetiyorlar, sen çok mu mıskılcısın diye sormuştum” oda bana “sen mıskılla balam mıskılla! Akılsız insan mıskıllanır, akıllı insan mıskıllar! Sen karama onlarga !” demişti. 4 çocuk bıraktı. İlk eşi Feride en büyük amcam Ercan (Hicran) Evirgen’in annesidir. Amcam bir buçuk yaşındayken annesi verem hastalığından ölmüştür. İkinci eşi babaannem Fehmiye’den ise 7 çocuğu olmuştur. Bunlardan Bedi-ha, Sebahat, Turan ve Neşet küçük yaşta ölmüştür. Diğer çocukları: Ercan-Meliha Evirgen; Faruk Emine Evirgen; Recai-Zübeyde Evirgen (Annem ve babam); Bülent-Bediha Evirgen.
d) Ziyaettin-Safıye Evirgen: Yaşamayı, gezmeyi seven, meclis ortamlarının aranan adamıydı. Uzun süre köy muhtarlığı yapmıştır. Erken yaşta ölmüştür.(1921-1990) 6 çocuğu vardır: Nurten-Celal Sunel; Gülsüm – Fahrettin Bozkurt; Taner-Yurdanur Evirgen; Nesle- Nihat Hürkel; Nursel-İlhan Oktay; Sebahattin Zafer- Latife Evirgen.
e) Celalattin-Hediye Evirgen: Yusuf dedenin dördüncü çocuğudur. Ağır kanlı, çalışkan bir insandır. 5 çocuğu vardır: Osman-Makbule Evirgen; Gülten-Ekrem Baysar; Refıka-İrfan Nefes; Sabriye-Alaattin Sönmez; Berrin- Serhat Özcan
f) Ali Ihsan-Nadide Evirgen: Evirgenlerde ilk yüksek tahsil yapan insandır. Köy işleri Bak. Müsteşarlığı yapmıştır. Ziraat Mühendisidir. Hafızası aşırı kuvvetli, çalışkan bir insandır. 2 çocuğu vardır: Yaşar Zeynep Evirgen; Ayşegül Evirgen
- g) Abdullah- Ferhan Evirgen: Yusuf dedenin Ayşe Anne’den olma ilk çocuğudur. Doktordur. İstanbul’da yaşamaktadır. Uzun boylu iri yarı bir insandır. Tek çocuğu vardır: Utarit-İnci Evirgen
- h) Hamide-Muhterem Tuncel: Yusuf dedenin Ayşe Anne’den olma ikinci çocuğudur. 2 çocuğa sahiptir: Canan-Sebahattin Çörtük; İsmail-Leyla Tuncel, Elif-Ergin Koç.
6.Şerife Hala/ Abil : Ebubekir’in son çocuğudur. Uzun süre yaşamıştır. Muhacir geldikleri zaman 12-13 yaşına “tayday sekirip oynagan kız edim, kemimen keldik, Aydarpaşaga tögüldük, trenmen Polatlıga keldik” diye anlatmıştır. 1974 yılında Eskişehir’de vefat etmiştir. 4 çocuğu vardır:
a) Ablamit: Bir kaza sonucu vefat etmiştir, b) Hacı Gülsüm: Küçük yaşta vefat etmiştir, c) Refik: Küçük yaşta vefat edilmiştir, d) Nurlipe-İshak Yalçın: Fazla yaşayamamıştır. 4 çocuğu vardır: Mepuse – İsmet Özmen; Muzaffer-Nadiye Yalçın; Suriye-Abdülaziz Özengen; Nuriye- Hikmet Özer.
İşte Turasların öyküsü böyledir. Ailemizin torunları başka bir makalede tanıtılacaktır. Bütün bu çalışmalar geleneklerimizi, ailevi bağlarımızı, unutulmaya yüz tutmuş akrabalarımızı tanıma ve tanıtma çalışmasıdır. Bende buradan bu yazıyı okuyan-okuyamayan tüm Turas Boyuna sevgi ve saygılarımı sunar, ölenlere Allah’tan rahmet, kalanlara sağlık ve mutluluklar dilerim.
* TDE Öğm. Hacettepe Üniversitesi
1 Öncelikle bu sözlü kültür tarihini yazma konusunda beni teşvik eden ve her konuda yardımını esirgemeyen F. Tutku Aydın’a ve soyumuzun tarihi hakkında tüm eksiklerimi tamamlayan Cengiz ve Meryem Evirgen’e teşekkür ederim.
2 Kırım’ın “Kerç” bölgesinden Romanya’ya göç eden sülale Irız Babaanne boyudur.