Sezai ÖZÇELİK.
Eskişehir, Milli Mücadele yıllarında, uzun süre gündemde kalan bir şehir olmuştur. İstanbul’u Anadolu’yu bağlayan demiryolu üzerindeki stratejik konumu, iç çalışmalardaki rolü, Anadolu’yu istila etmiş olan Yunan Ordusu’nun Orta Anadolu’ya geçişinin eşiğini oluşturması ve yeni devletin kuruluşuna katkılarıyla önem kazanmıştır. Atatürk, ünlü Nutku’nda, Kurtuluş Savaşı sırasında Eskişehir’e 520 kişilik bir İngiliz taburuyla, 100 kişilik bir başka müfrezenin gönderildiğinden söz eder. Bu kuvvetler Eskişehir’de İstasyon çevresine yerleşirler.15 Mayıs 1919’da İzmir’e, çıkan Yunanlılar, kısa süre içinde Menderes, Salihli, Akhisar ve Ayvalık’a kadar uzanan bir hat üzerinde ilerlediler. Yunan kuvvetleri ayrıca, İstanbul’daki İngiliz Generali Milne ve kuvvetleri tarafından desteklenmekteydi. İngiliz Generali Milne, görünüşte iki tarafa da saldırıyı yasaklamıştı. Ancak Yunanlılar, 22 Haziran 1920’de saldırıya geçerek Bursa, Uşak, Alaşehir ve Nazilli’yi aldılar. 1921 yılında Eskişehir’e 40 km. uzaklıktaki İnönü’de, Birinci ve İkinci İnönü Muharebeleri yapıldı. Stratejik konumu bakımından önem taşıyan Eskişehir’in, Yunanlılar tarafından elde tutulması son derece önemliydi.. Bu yüzden Türk-Yunan Savaşlarının beş muharebesinin üçü, Birinci İnönü, İkinci İnönü ve Kütahya-Eskişehir Muharebeleri, Eskişehir ‘de gerçekleşmiştir.
Yunanlılarla, Birinci, ikinci inönü savaşları oldu. Bundan sonra Yunanlılar ordumuzu Kütahya’da bozdu. Türk orduları Sakarya hattına çekildi. Fakat Yunanlılar 1921 tarihinde Eskişehir’i işgal ettiler. Kral Kostantin Eskişehir’e geldi.
Eskişehir büyük zafere kadar işgal altında kaldı. Büyük zaferden sonra Eskişehir’i yakarak kaçtılar. Eskişehir-Kütahya Savaşları sonunda Türk Ordusu Sakarya’nın doğusuna çekilir. 23 Ağustos 1921’de Yunanlılar yeniden saldırır. 30 Ağustos 1921’de ise düşman ordusu, en ağır yenilgiyi alarak geri çekilmeye başlar. 2 Eylül 1922 günü, Seyitgazi yönünden gelen Türk Süvarileri Tekkeönü’nden Eskişehir’e inerler ve düşman kuvvetlerini Eskişehir’den çıkartırlar.
Eskişehir’den İngilizleri atmak lâzımdı. Bu ödevi üzerine Ali Fuat paşa (Cebesoy) aldı. 24. tümenin, 189 uncu piyade alayını, bir de 24 üncü tümenin kudretli dağ taburunu alarak 1920 yılında Eskişehir’de göründü. Aynı zamanda Ankara’da efelerden bir çete de Eskişehir’e hareket etti. Bu kuvvetler, Eskişehirin tepelerini tuttular. Ali Fuat Paşa topçu kuvvetini çok göstermek maksadiyle, soba borularını tepelere yerleştirdi. Uzaktan bütün tepelerin toplarla dolu olduğu zannedildi. Eskişehirin vatansever evlatları sevinç içinde kaldı. Milli mücadele yıllarının bir faaliyet merkezi olan Eskişehir, milli tarihimizde yeri büyüktür. Vatani ödevini hakkıyla yerine getirmişlerdir. Şimdi gelişmiş büyük şehirlerimizden biri olmuştur.
Makalenin geri kalan kısmında Eskişehir çevresindeki Kırım Tatar köylerinin Kurtuluş Savaşı sırasında maruz kaldıkları Yunan mezalimi anlatılacaktır. Bu bölüm Osmangazi Üniversitesi’nin yayını olan Milli Mücadelede Eskişehir adlı kitaptan alınmıştır.1
1- Said Halim Paşa Köyü (s. 160):
25 haneli ufak bir köydür. Düşman ileri harekâtında bu köye uğrayarak yağma etmiştir. Hasan oğlu Ali, Mehmet oğlu Mustafa, Ömer oğlu Yahya’nın evlerinden zorla alınmıştır. Bundan başka köyün zayiatı şöyledir: 10 sığır, 6 öküz, 12 araba, 6kg. tereyağı, 800 ekmek, 60 tavuk, kaz, 500 kavun, karpuz yağma edildiği gibi, 1921 yılı hasılatından 30,000 kg. arpa, 30,000 kg. buğday hayvanlara yedirilmek ve çiğnetilmek suretiyle mahvolmuştur.
2- Şerefiye Köyü (Eskişehir’in Mahmudiye ilçesine bağlıdır. s. 161):
Köyün kadınları camide toplayarak üzerlerindeki ziynet eşyalarını almışlardır. Bu arada kadınlara tecavüz etmek istemişlerse de; köy erkeklerinin karşı koymaları üzerine korkularından bırakmışlardır. Hacı Mennan oğlu, Hacı Ahmet Efendi, Eskişehir’de iken köyü basan bir Yunan müfrezesi evlerini aramış ve adı geçenin evinde sakladığı 5000 lirası ile köy halkından işkence ile 300 Ura almışlardır. Buldukları saatleri dahi çalmaktan geri durmamışlardır. Bu sırada Türk süvarilerinin Mahmudiye istikametinde görünür görünmez derhal kaçmışlardır. Köyün Zayiatı: 2990 koyun-keçi, 50 sığır, 300 at ve kısrak, 20 merkep, 200 tavuk ve hindi, 400 kg. tereyağı, 500 kg. peynir, 200 kg. nohut, 200 kg. fasulye, 30,000 adet kavun-karpuz ile 160,000 kile arpa, 600,000 kile buğday kısmen yağma ve kısmen de yakılmıştır.
3- Yeşildon Köyü (Eskişehir’in Alpu ilçesine bağlıdır. s. 162):
78 haneli olan bu köyde 70 ev ve cami yağma edildikten sonra tamamen yakılmıştır. Bu köyde ev eşyası, hayvan ve zahire namına hiçbir şey bırakılmamıştır.
4- Lütfiye Köyü (s. 171):
Bu köyden Ağustos’un 16. günü (1921) bir Yunan Kolordusu geçmiştir. Daha sonraki günlerde 25 haneli olan bu köyü, küçük postalar gelip gidip soymuşlardır. Özellikle bozgun ve geri çekilme anında Yunan askerlerinin zulüm, işkence ve yağma faaliyetleri feci bir şekilde artmıştır. Halkı, dipçikle ağır surette yaralayıncaya kadar dövdükleri gibi, birçoklarını da süngülemişlerdir. Bunlar arasında Mustafa oğlu Ahmet, Abdullah oğlu İbrahim, Hasan oğlu Recep, Hüseyin oğlu Hüseyin, Muhtar Rıza ve 70 yaşını geçkin olan Fatma Hatun da vardı. Ayrıca isimleri saklı bulunan 10 kadın da vahşi bir şekilde kalabalığın tecavüzüne uğramış ve bu esnada üstleri başları tamamen yırtılmıştır. Daha sonra köyü yağmalayarak ateşe vermişlerdir.
5- Mamure Köyü (s. 172):
Köyü işgal eden Yunan askerleri, köyden 250 koyun ve sığır, 13 kısrak, 6 ton buğday, 3 ton arpa, 200 kg. tereyağı, 200 kg. peynir ve 300 tavuk gasp etmişlerdir. Ayrıca 25 hane, 1 cam, 1 okuldan ibaret olan köyün bütün eşyası yağma edildikten sonra yakılmıştır.
6- Çardakbaşı Köyü (s. 156):
65 haneli olan bu köy, yağma edildikten sonra tamamen yakılmıştır. Bu arada köy camii de yağmalanarak ataşe verilmiştir. İsimleri açıklanmayan 6 kadına Yunanlılar sürü haline tecavüz etmişlerdir. Ferhat oğlu Hasan Ağa’yı üç kız kardeşi ile, Topal Hasan Ağa’yı eşi ile, Arnavut Süleyman Ağa’yı iki nüfus ailesi ile beraber çekilirken yanlarında götürmüşlerdir. Ayrıca köyden 30,000 kile muhtelif zaireyi, kısmen gasp, kısmen ambarlarda yakarak, 225 sığır, 1,000 koyun, 100 beygir, 2 merkep, 1,000 tavuk, 300 kg. yağ, 500 kg. peynir ve 800 lira değerinde kıymetli evrakı gasp etmişlerdir.
7- Hayriye (Çinkirlihüyük Köyü, s. 157):
40 haneli olan bu köye, Yunan askeri ileri harekâtında uğramıştır. Çekilirken uğramadığı için köyü yakamamişlardır. Ancak köyü, diğer köylerde olduğu gibi yağmalamıştır. Hasan oğlu Ali’den 50 lira, Hasan oğlu Ahmet’ten 10 lira, Abdülaziz oğlu Hacı Hasan’dan 80 lira, Hasan oğlu Hacı Hilmi’den 40 lirayı işkence sonucu zorla almışlardır. Raşit oğlu Ali’nin sandıklarını kırarak içindeki eşyayı ve evdeki 5 adet kilimi almışlardır. Ayrıca köy halkından bir kişiyi arabsıyla birlikte götürmüşlerdir. Köyün Zayiatı: 200 koyun-keçi, 12 öküz, 14 beygir, 4 at arabası (koşumlarıyla beraber), 200 tavuk, 4 arı kovanı, 15 kg. tereyağı, 50 kg. peynir, 500 kile arpa.
8- Ilıcabaşı (İhsaniye) Köyü (Eskişehir’in Han ilçesine bağlıdır; s. 158):
48 haneli olan bu köye Yunan askerleri ileri harekat esnasında uğramış, bu esnada verdiği zarar ziyandan başka bir şey yapmamıştır. Köyün zararı şöyledir: 600 koyun-keçi, 3 sığır (arabasıyla beraber), 17 merkep, 69 beygir, 200 tavuk, kaz, hindi, 50 arı kovanı, 15 araba, 80 kg. tereyağı, 200 kg. peynir, 400 lira para, saat, mücevherat, ev eşyaları, halı-kilim zorla alınmıştır. Ayrıca, 1921 yılı mahsulatından 4,000 kile arpa, 9,600 kile buğday tarlalarda çiğnenmek ve harmanlarda yakılmak suretiyle hasara uğramıştır.
9- Mesudiye (Taşlıhüyük) Köyü (Eskişehir’in Mahmudiye ilçesine bağlıdır; s. 159):
100 haneli olan bu köy kısmen yakılıp yıkılmıştır. Düşman gelmeden önce halk, köyü terk ettiğinden can kaybı olmamıştır. Ancak köy tamamen yağma edilmiş, evlerde hiçbir eşya bırakılmamış, duvar saatine, kuyulardaki zahireye varıncaya kadar hepsini gasp etmişlerdir.
10- Karakaya Köyü (s. 194-195):
80 haneli bu köye Yunanlılar, Sakarya’ya giderken birkaç defa uğramışlardır. Hayvan ve ürünlerinin büyük bir kısmını aldıktan başka, para ve kadın vermeleri için köylülere işkence yapmaktan geri kalmamışlardır. Örneğin; Abdulgaffar adındaki şahsın at ve arabasını aldıktan sonra kendisini dipçikle döverek yaralamışlardır. Aynı kişinin 80 yaşındaki annesini de koyunları vermedi diye dövmüşlerdir. Ayrıca, Mehmet ve Halil adındaki kişileri de peynir vermeleri için fena halde dövmüşlerdir.
11- Paşakadın (Burhanettin) Köyü (s. 205):
Asıl adı Burhanettin olan ve bir Türk paşasının köye yaptırdığı çeşmeye konan ad nedeniyle “Paşakadın” ismini alan bu köy, Anadolu’nun en zengin köylerinden biri idi. 50 haneli olan bu köye, düşman küçük postalar halinde uğrayarak yiyecek almıştır. Bu arada halka da para için devamlı olarak dayak atmışlardır. Bu şekilde köylüden 1,000 lira toplamışlardır.
Kadınları düşman gelmeden önce Karacaören dağına kaçırdıklarından ırz ve namuslarına dokunulmamıştır. Bununla birlikte, yukarıda da değinildiği gibi halka çeşitli işkencelerde bulunmuşlardır. Kadınların yerini söylemediği için Abdulkadir oğlu İdris’i feci şekilde dövmüşlerdir. Hacı Osman oğlu Mehmet ile Hacı Murat oğlu Demir Ali ağayı para için dövmüşler, kesmek için yere yatırmışlarsa da para vererek canlarını kurtarmışlardır. Ayrıca köylüyü camiye toplamışlar, topladıkları 1,000 lira ile camideki 20 adet halıyı aldıktan sonra cami içine bir bomba atarak halkı öldürmek istemişlerdir. Bombanın caminin kapısında patlaması ile halk kurtulmuş, ancak bu bombayı atan caninin çenesi parçalanmıştır.
12- Yaverören (Yaverviran) Köyü (s. 206):
Kuvayi Milliye’nin ikmaline maddi yönden katkı da bulunan (Osmangazi Üniversitesi öğretim üyelerinden Eğitim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Naci EKEM, bir sohbet sırasında Yaverören köyü halkının başta dedesi Ömer Ağa olmak üzere Kuvayi Milliye’ye para yardımında bulunduğunu, düşman yurttan kovulduktan sonra bu yardım nedeniyle Mustafa Kemal ATATÜRK’ün köye kadar gelerek halka teşekkür ettiğini ve ayrıca büyük bir meranın tapusunun bir vefa borcu olarak köye verdiğini belirtmiştir) Yaverören köyünün 80 evinden 22’si Yunan askerlerince tamamen yıkılmıştır. Türk süvarilerinin yetişmesi üzerine geniş tarım alanları olan bu zengin köyün yağmalanması sona ermeden düşman çekilmeye mecbur olmuştur. Yunan erleri, Hacı Adil oğlu Tevfik Ağadan 400 lira değerinde ziynet eşyası, Abdülhakim oğlu Abdülhalim Ağa’dan 52 altın lira Hacı Adil oğlu Aziz Ağa’dan 34 altın lira ve daha birçok kimseden altın lira, para, saat gibi değerli nesne ver paraları gasp ederek kaçmışlardır. Köyün Zayiatı: 200 koyun ve keçi, 80 sığır, arabaları ile beraber 265 at ve kısrak ( araba ve koşumları ile beraber) beygir ve çok miktarda erzak ve diğer yiyecek maddeleriyle 1922 senesinin mahsulü.
13- Zaferhamit Köyü (s. 208):
Evler yağma edildikten sonra 50 evi tamamen yakılmıştır. Ayrıca köylünün üzerinde bulunan para, altın, saat, yüzük gibi ne varsa zor kullanılarak hatta dövülerek Yunan erlerince alınmıştır. Bu arada evlerini yağma edilmekten ve yakılmaktan korumak için direnen halka ateş edilerek çok sayıda kişiyi yaralamışlardır. Köyün Zayiatı: 800 koyun ve keçi, 100 sığır ve öküz, 100 inek, 10 kısrak ve at, tonlarca zahire ve yiyecek ile birlikte çok miktarda altın ve para.
[1] Ali Sarıkoyuncu, Selahattin Önder ve Mesut Erşan (2002), Milli Mücadelede Eskişehir, OGÜ Yayınları, Yayın No: 072, Eskişehir.