Ertuğrul KARAŞ.
Eskişehir’in Alpu ilçesi’ne bağlı olup 1897 yılında Kırım’dan göç eden Kırım Tatarları tarafından kurulmuştur. Köyün ilk kurucuları Hacı Habil, Hacı Habibulla, Hacı Seydali, Süleyman, Alim, Velişah, Hacı Muratşa ve Fetta isimli Kırım Tatarlarıdır.
Yeşildon köyü, Alpu’ya 11 km. mesafededir. Köyün kuzeyinden Alpu-Mihalıççık asfalt yolu ile güneyinde ve 1 km. uzaklıkta Eskişehir-Ankara tren yolu geçmektedir. Yeşildon köyü asfalt yola 3 km. stabilize bir yol ile bağlanmaktadır. Köy, kuzeydoğusunda Bozan nahiyesi, güneydoğusunda, Kırım Tatar muhacirlerince kurulan Çardakbaşı köyü, güneyinde yine Kırım Tatarlarınca kurulan bir diğer köy olan Esence (Yellice), güneybatısında Nogay muhacirlerinin kurduğu Akçatepe (Rıfkiye) ve batısında da Alpu ilçesi ile komşudur. Alpu ilçesinin Eskişehir Merkez ilçesine uzaklığı 40 kilometredir.
Yeşildon köyü, konum itibarıyla “aşağı mahalle” ve “yukarı mahalle” diye tarif edilen iki ayrı kısımdan meydana gelmiştir. Köy ilk kurulduğunda 80-90 kişi civarında bir nüfusa sahipmiş ve ilk olarak şimdi “aşağı mahalle” diye isimlendirilen yerde kurulmuş. Ancak, zamanla aşağı mahallede sıtma hastalığı ortaya çıkmış ve 50 kadar çocuk sıtmadan ölmüştür. Bunun üzerine, köyün halkının önemli bir kısmı yaklaşık 1 km. yukarıda yer alan yukarı mahalle denilen yere yerleşmiştir. Sıtmadan dolayı devlet tarafından aşağı mahallede iskâna son verilmek istendiyse de, tam manâsıyla başarılı olunamamıştır. Buna ilâve olarak, köyde Seydali Hacı ile Hacı Ahmet arasında çıkan bir arazi anlaşmazlığı sebebiyle de aşağı mahallede kalanlar olmuştur. Türk İstiklâl Harbi’nde Yunan ordusu bu köye de girmiş ve 10 gün kadar da kalmış, giderken de taş üstünde taş bırakmadan yakmış, yıkmış. Söylendiğine göre İstiklâl Harbi’nde bu köydeki ailelerden hemen her evden en az bir kişi olmak üzere yaklaşık 40-50 kişi şehit verilmiş.
İlk kurulduğunda nüfusu 80-90 kişi olan, hastalıklar ve harp dolayısıyla epey sayıda kayıp veren Yeşildon köyünde şimdi 30 hanede 180 kişi yaşıyor. Köy nüfusu yaz kış değişen bir yapıya sahiptir. Köyde ilkokulun kapanmış olması ve daha yukarı seviyelerde eğitim görme ihtiyacından dolayı kışın köy nüfusu 50’ye kadar inmektedir. Baharla beraber gübreleme, nadas, yazlık ekimler ve sulama gibi çeşitli ziraî faaliyetlerin başlaması ve yazın da okulların tatil olması sebebiyle köy nüfusunda artış kaydedilmektedir.
Köyün genel ekonomik durumu iyi olup başlıca geçim kaynağı tarım ve hayvancılıktır. 12000 dekar olan toplam köy arazisinin 4500 dekarında sulu tarım yapılmaktadır. Köyde eskiden sadece kuru şartlarda buğday ve arpa gibi hububat yetiştirilerek tarım yapılırken, dört-beş yıldan bu yana sekiz-dokuz adet derin kuyudan çıkarılan su kullanılmaktadır. Bu yeni sulama ile verim artışı sağlandığı gibi, diğer yandan şeker pancarı ve ayçiçeği gibi endüstri bitkilerinin de yetiştirilmeye başlanması ile üründe çeşitlilik meydana gelmiştir. Böylelikle köyün genel ekonomik seviyesi bir hayli yükselmiş, kurban kesemeyecek durumda olan köylü kalmamış gibidir. Köyde ilk traktörü Hacı Seydali ve Kalila isimli kişiler 1950 yılından sonra almışlardır. Modern bir tarımın yapıldığı köyde şimdi 21 traktör ve iki de biçerdöğer vardır. Eskiden daha çok sayıda olan hayvân sayısı da giderek azalmıştır. Şimdi 1000 kadar koyun ve 10 adet süt ineği yetiştirilerek hayvancılık devam ettirilmeye çalışılmaktadır. Köyün alt yapı problemi kalmamış olup, yol 1970-1971’de yapılmış, elektrik 1971’de gelmiş, su herkesin evine 1974-1976’da ulaştırılmıştır.
Köyde ilkokul Türkiye’de cumhuriyetin ilânından sonra yeni alfabenin kabul edilmesiyle açılmıştır. Köyün ilk öğretmeni yine bu köyden olan Ali Bakarkan isimli bir , Kırım Tatarı imiş. Sonra Zeki Hoca isminde biri gelmiş. Köydeki ilkokul açıldığında 30 civarında öğrencisi varmış. Ancak, öğrenci azlığı sebebiyle köydeki ilkokul 1992 yılında kapatılmış. Bu köyden olup da mühendis, öğretmen gibi çeşitli meslek gruplarından şimdiye kadar üniversiteyi bitiren 12-13 kişi çıkmış.
Zaman ve teknolojik değişim, burada da azizliğini göstermiş, eskiden yapılan âdet ve gelenekler unutulmaya yüz tutmuştur. Eskiden soğum soyularak Perşembe gününden başlayan toyları, toylardaki at yarışlarını ve Kırım Tatar güreşlerini bilen ve hatırlayan ancak bir-iki kişi kalmıştır.
Şimdi yaşı 76’ya gelen Hacı İsmail Bakarkan’ın anlattığına göre güreşlerde o civarda Çardakbaşı’ndan Yakup Pehlivan, Kireç’den Lütfü Pehlivan, Arapkuyusu’ndan İbadullah Pehlivan ve Yeşildon’dan İsmail Pehlivan zamanın namlı pehlivanları olarak tanınmaktaymışlar. Güreşler 1950’li yılların sonuna kadar yapılmış. Yine onun ifade ettiğine göre Kore savaşından sonra o civarın tanınmış güreşçileri, Ankara’nın Polatlı ilçesinin Eski Polatlı köyüne güreşmeye gitmişler. Güreş müsabıkları geldikleri yere göre Eskişehir’den gelenler ve Polatlı’dan gelenler şeklinde iki gruba ayrılmış. Davulun tokmağının vurmasıyla başlayan güreşlerde Lütfü Pehlivan, önüne geleni yenmiş ve sonunda Polatlı’yı temsil eden Kırım Tatarları “bizden bu kadar” diyerek pes etmişler.
Köyde kurulalı beri devam ettirilen sürdürülen Kırım Tatar kültürüne ait başlıca unsur yemeklerdir. Kırım Tatar yemek kültürünün başlıcalarından sayılan çibörek, qatlama, köbete ve tavaloqum gibi hamur aşları hâlâ pişirilmektedir. Toylarda hala toy hayırlamak için bir sini qatlama yanına yemiş ve bahşiş konularak gönderilir. Eskiden civardaki diğer Kırım Tatar köylerinde de mevcut olan bu âdet günümüzde sadece Yeşildon’da devam ettirilmektedir.
Zaman kendisi değişirken Yeşildon köyünde de çok şeyleri değiştirmiştir. Köyde Kırım Tatar Türkçesinin çöl şivesi hâlâ konuşulmaktadır. Ancak, yaşı yirminin altında olanlar için bu lehçe anlaşılsa da artık yalnızca ana-babalarının konuştuğu dil haline gelmekte ve yavaş yavaş terkedilmektedir.
Yeşildon köyü, Kırım’dan olan göçlerden sonra civarda Kırım Tatarları tarafından kurulan ilk köylerden biri olmuş. Söylentiye göre bu köye gelip yerleşenlerden biri olan “Zaydabay” adındaki Kırım Tatar kadını, Kırım’da yaktığı ateşi söndürmeden Yeşildon’a kadar getirmiş ve orada yeniden tutuşturmuş. Şimdilerde küllenmeye yüz tutan bu ateşi kim bilir belki yeniden yakan çıkar Yeşildon’da!
Emel Dergisi , Sayı:212 Ocak – Şubat 1996 – Sf. 40