DOBRUCA’DA KIRIM’IN VE TÜRKLÜĞÜN SESİ: ŞAİR MEHMET NİYAZİ
Zafer KARATAY
“Öz ata yurdu, öz halkı ve bunların geçmişi ile bağlantısını ve geleceği hakkındaki ilgisini kesmiş; nereden geldiğini ve ne yapması gerektiğini bilmeyen bir Dobruca’daki Kırım Türkleri çevresinde, 1904 yılında, elindeki titrek ve sarı ışıklı lambasıyla yurt yolunu göstermeye çırpınan bir haseretkeş, bir vatancüda belirdi: öğretmen ve şair Mehmet Niyazi”
Müstecib ÜLKÜSAL
Ömrünü Kırım İstiklal Davasına adamış rahmetli Müstecib Ülküsal, Mehmet Niyazi’nin Dobruca’daki Türkleri aydınlatma yolunda eğitim faaliyetlerine başlamasını böyle yazmış, Dobruca ve Türkler (Ankara, 1966) adlı eserinde. Mehmet Niyazi Müstecib Ülküsal için sadece bir şair ve öğretmen değildi. Kendisine ve onun yukarıda tanımladığı vaziyette olan Dobruca’daki Kırım Türklerine vatan sevgisini ve Kırım yolunu gösteren yüzlerce vatansever ve aydın yetiştiren özel bir insandı. Müstecib Ülküsal ve arkadaşları Dobruca’da bir dergi çıkarmaya karar verip, adını ne koyalım diye ona sorduklarında “EMEL” olsun demişti. Emel, Kırım’dı, Kırım’ın istiklali idi. Böylelikle 1930 yılında Emel dergisi doğmuştu ve o günden bugüne Kırım Türklerinin sesi oldu, olmayı sürdürüyor.
Mehmet Niyazi, Çarlık Rusyası esareti altındaki Kırım’dan göç etmek zorunda kalan bir ailenin çocuğu olarak günümüz Romanya’sında Mangalya kasabasına yakın Aşçılar köyünde 1878 yılında doğdu. Tarihimizin en acı sayfalarından olan 93 harbi olarak bilinen 1877-1878 Osmanlı Rus savaşında bilindiği gibi Çarlık Rusyası orduları İstanbul önlerine, Yeşilköy’e kadar gelmişti. O doğduğu yıl Osmanlı tabiyetinden Romanya Krallığı tabiyetine geçti elinde olmadan. Çünkü bu savaş sonunda Osmanlı Devleti 1878 yılında Romanya’nın bağımsızlığını tanımak ve Dobruca topraklarını bu ülkeye terk etmek zorunda kalmıştı.
İlkokulu köyünde tamamlayan Mehmet Niyazi daha sonraki eğitimini İstanbul’da yaptı. Onun eğitim gördüğü bu gençlik yıllarında Osmanlı Devleti, özellikle Balkanlardaki milliyetçi isyanlarla boğuşuyor, büyük bir buhran geçiriyordu. Elbette buna karşılık Türklerde de milliyetçilik yükseliyor, Genç Türkler hareketi güçleniyordu. Mehmet Niyazi elbette bunlardan ve o yıllarda ata yurdu Kırım’dan gelen İsmail Gaspıralı’nın Tercüman gazetesinden de etkilenmiş vatan ve millet sevdası yüreğini doldurmuştur. 1898’de ve 1900 yılında iki defa vatanı Kırım’a da gitti ama uzun süre kalamadı. Vatanı Kırım’ı ilk defa görmesini şiirlerinde şu satırlarla dile getirdi:
Anaydan eşitken son,
Kördüm curtumnı, süydüm.
Topraq qaqlap öpken kün.
Yazıq dep candım, küydüm.
(Anamdan işittikten sonra,
Gördüm yurdumu, sevdim.
Toprağını koklayıp öptüğüm gün,
Yazık! Diyerek yandım kavruldum)
1904 yılında Dobruca’daki Türkleri içinde bulundukları durumdan kurtarmak ve onlara yol göstermek için Dobruca’ya döndü ve İsmail Gaspıralı’dan ilham alsa gerek, öğretmenliğe başladı. İsmail Gaspıralı’nın yazdığı:
Buna “Yeşil ada” derler, yüce maali Çatırdağ,
Bunın bir tarafı çöldür, bir tarafı bağça bağ
Dizeleriyle başlayan şiirinde Kırım için kullandığı “Yeşil ada” tanımlaması onun şiirlerinde ve öğretilerinde kullandığı bir motif oldu. Köstence’deki Türk Rüştiyesi ve sonrasında kuruluşu Osmanlı döneminde Babadağ’da olan ve daha sonra Romen hükümeti tarafından Mecidiye’ kasabasına nakledilen meşhur Müslüman Seminarında 1920 yılından itibaren öğretmenlik ve müdürlük yapmaya başladı. Mecidiye kasabası Sultan Abdülmecit tarafından 1853,56 yıllarındaki Kırım savaşından sonra Kırım’dan göç ettirilen Kırım Tatarlarının yerleşmesi için kurdurulan bir kasabadır. Bu Mecidiye Müslüman Seminarı’nda Dobruca’da bir çok aydın, öğretmen ve din adamı yetişmiştir. Prof. Dr. Kemal Karpat hocamız da onlardan biridir. 1930 yılında Emel dergisini kuran kadronun büyük bir çoğunluğu, köylerde kasabalarda Emel dergisine ve Kırım Davasına destek veren öğretmen ve imamların da neredeyse tamamı bu okulun mezunudur diyebiliriz. O yıllarda bu okulda okumak ve Mehmet Niyazi’nin eğitiminden geçmek çok önemli bir ayrıcalıktı.
Mehmet Niyazi kendisine örnek ve faaliyetlerinden ilham aldığı İsmail Gaspıralı gibi öğretmenliğin yanı sıra gazetecilik yaparak ta cehalete karşı mücadele etmiş ve Dobruça’daki Türkleri bilgilendirmeye, onların ufuklarını açmaya gayret etmiştir. İlk olarak 1910 yılında onun gayretleriyle ve başyazarlığı altında Süleyman Abdülhamit’in müdürlüğü altında idarehanesi Köstence olmak üzere İstanbul’da bastırılarak, Köstence’de dağıtılan Dobruca Sadası gazetesini yayınladı. Yine İstanbul’da basılıp Köstence’de dağıtılan bir diğer yayın Teşvik ve 1914 yılında Cevdet Kemal ile birlikte Işık gazetelerini yayınladı. Işık gazetesi ile birlikte Mektep ve Aile dergisini çıkardı. Bu dergiyi de Erol Ülgen ve Ali Aksu yeniden hazırladı ve Romanya Müslüman Tatar Türklerinin Demokrat Birliği’nin desteğiyle Köstence’de yayınladılar. İstanbul’da ya da başka yerlerde yayınlanan gazete ve dergilere makale ve şiirler yolladı. Türklüğe sevdalı Vatan Kırım’a ve milletine aşık, onların dertleri ile yanıp tutuşan bir kişiydi.
1917 yılında Kırım’da Kırım Tatarları Milli Kurultayların toplayıp istiklallerini ilan ederek Kırım Halk Cumhuriyeti’ni kurunca hemen Kırım’a hizmete koşmuştur. Orada Hakses gazetesinde başyazar olarak çalışmaya başladı. Bahçesaray Maarif müdürlüğü yaptı. Ama Bolşeviklerin geri gelmesiyle 1920 yılında çok sevdiği Kırım’dan ayrılmak zorunda kaldı.
Dobruca’daki Türklerin milli kültürlerinin canlanmasında, Kırım Türklerinin arasında Kırım milli ruhunun uyanmasında öncü olan ve büyük hizmetlerde bulunan Mehmet Niyazi aynı zamanda muhacerette Kırım Tatar Türkçesinde Kırım sevgisi ve hasretini en iyi yazan, bu Türkçenin çöl şivesini en iyi kullanan şairlerin başında gelmektedir. Onun şiirleri ilk defa Emel dergisinde gençlik yıllarımda okuduğum zaman hem diline, hem de şiirlerin verdiği duyguya hayran olmuştum. Onu tanıdıkça hayranlığım ve sevgim arttı. Mehmet Niyazi’nin şiir ve nesirlerinin bir kısmı Romanya ve Türkiye’de basılmıştır. 1905-1911 yılları arasında dönemin İstanbul Türkçesiyle yazdığı, Romanya ve Türk dünyasının, Yusuf Akçura, Fatih Kerimi, Abdullah Cevdet gibi bazı önemli şahsiyetlerine ve dostlarına ithaf ettiği şiirleri ve nesirlerini içeren Arap harfleriyle yayınlanan İthâfât (Kader Matb. İstanbul 1330/1912), Erol Ülgen tarafından latin harflerine aktarılarak, Mehmet Niyazi ve faaliyetleri hakkında bir yazı ve sözlük ilavesiyle İstanbul’da Beşir Kitabevince 2012 yılında yeniden basılmıştır. Vefatından hemen önce Müstecib Ülküsal, onun Kırım Tatar Türkçesinde yazdığı Kırım sevgisini anlattığı 15 şiirini Sagış (Pazarcık, 1931) adı altında Emel dergisi matbaasında Pazarcık’ta yayınlamıştır.
29 Kasım 1931 günü karlı ve tipili bir kış günü hayata çok erken yaşta 53 yaşında veda etti. Emel dergisinde Müstecib Ülküsal ve arkadaşlarını başlattığı, Dobruca Türk Hars Birliği’nin aktif desteklediği kampanya Mecidiye Müslüman mezarlığındaki onun için bir anıt mezar yapıldı. Bu anıt mezar tamamlanınca, 22 Temmuz 1935 yılında Kırım İstiklal Davasının sembol isimlerinden Cafer Seydahmet Kırımer ve Dobruca’nın her yerinden gelen 2000’den fazla insanın katıldığı bir anma ve dua merasimi yapıldı. Omurşa köyünden Ali Osman Bekmambet ve arkadaşları Ferhad, Abdulla ve Eyüp adlı gençler, Kırım bayrağını temsilen, göğüslerinde Tarak Tamgalı gök mavisi gömlek giyerek katıldılar. Rahmetli Ali Osman Bekmambet Kırım İstiklal Davası için mücadele etmiş, Romanya’ya II. Dünya Savaşı’ndan sonra hakim olan Komünist rejim döneminde hapis yatmış, büyük mağduriyetler yaşamış, Sovyet rejimlerinin yıkılmasından sonra Kırım’a dönen Kırım Tatarlarına ilk yardım kampanyalarını başlatan çok vatan sever bir büyüğümüzdür.
Günümüzde Mehmet Niyazi’nin Dobruca’daki İzleri
Romanya’daki Kırım Tatarları Mecidiye şehrindeki ana cadde üzerinde, tarihi Mecidiye camisine yakın bulunan bir parka Mehmet Niyazi ve Mustafa Kemal Atatürk’ün büstünü koymuşlardır. Bir çok merasim bu parkta yapılmaktadır. Mecidiye’de Erol Murad ve Ekrem Gaffar öncülüğünde kurulan Mehmet Niyazi Kültür Cemiyeti, hem onun adını hem de ideallerini yaymak için faaliyet göstermektedir. Dernek Başkanı Erol Murad, Dobruca’daki Türklerin milli uyanışlarında ve kültürlerinin canlandırılmasında öncü rol oynayan Mehmet Niyazi adına bu kültür derneğini, Dobruca’daki Kırım Tatarlarının dillerini, kültürlerini korumak, çocukların ve gençlerin, ana dillerini, milli kültürlerini tarihlerini öğrenmelerine yardımcı olmak ve Kırım ruhunu canlı tutmak için kurdukları söylemektedir.
Romanya’da Çavuşesku rejimi yıkılır yıkılmaz Kırım Tatarları, Mehmet Niyazi’yi her yıl ölüm yıldönümünde Mecidiye’deki kabri başında özgürce anmaktadırlar. İttihat ve Terakki’nin kurucularından Dr. İbrahim Temo’nun da kabri aynı Müslüman mezarlığındadır ve onun bir büstü mezarlığın hemen dışında ana caddede kavşağın köşesinde bulunmaktadır. Mehmet Niyazi Dobruca’da, Mecideye merkezli olarak faaliyet göstere İbrahim Temo ile yakın arkadaş ve fikirdaş idi. İbrahim Temo’ya ithaf ettiği bir şiiri ve Temo’nun oğlu İskender’in mektebe başlaması vesilesiyle onun için yazdığı bir dörtlüğü İthafat adlı eserinde yer almaktadır:
Çalıp sen dahi hem-namın gibi
Şan ü şeref sahibi ol İskender
Pederin olsa Aristo-yı zaman
Sana ilmin şeref olur şeref, aver
Daha önce Romanya Müslüman Tatar Türkleri Demokratik Birliği’nce verilen Kırım’a, tarihine kültürüne edebiyatına medeniyetine hizmet etmiş kişilere verilen Mehmet Niyazi ödüllerini 2015 yılından beri Mehmet Niyazi derneği her yıl kasım ayında Mecidiye’de düzenlediği törenle takdim etmektedir. Bu törenler Mehmet Niyazi’nin kabri başında toplanılarak, dua okunması ile başlamakta şehir parkındaki Mehmet Niyazi ve Mustafa Kemal Atatürk büstlerine çelenk verilmesiyle sürdürülmekte ve Mecidiye’deki kültür merkezinde düzenlenen törenle ödüller sahiplerine takdim edilmektedir. Mehmet Niyazi Ödül töreni en son 2019’da yapılmış ve bu ödül Mustafa A Kırımoğlu’na törenle Mecidiye’de takdim edilmişti. 2020 yılı ödülü de Kırım Tatar Milli Meclisi Başkanı Refat Çubar’a verilmiş ancak Çin virüsü salgını sebebiyle tören yapılamamıştı.
Mehmet Niyazi, günümüz Romanya ve Bulgaristan sınırları arasında kalan Dobruca bölgesinde yaşayan 1783 yılında Kırım’ın işgal edilmesinden sonra Kırım’ı terk etmek zorunda kalan Kırım Tatarları arasında Kırım sevgisi tohumlarını yüreklere ve gönüllere ilk eken kişidir. Onun ektiği bu tohumlar yeşermiş kök salmış, Romanya’da savaş sonrası gelen totaliter rejimin insanlık dışı darbelerine rağmen ölmemiş, özgünlük ve demokrasi gelir gelmez çiçek açmıştır. Bu tohumlar Dobruca’dan Emel dergisi vasıtasıyla, oradan gelenler vasıtasıyla da Anadolu’ya serpilmiş burada da vücud bulmuştur. Onu en iyi anlayan ve onun gösterdiği yolda bir ömür yürüyen Müstecib Ülküsal Mehmet Niyazi’yi ve kişiliğini şöyle yazmıştır:
“Mehmet Niyazi iyi bir öğretmen kuvvetli bir şair ve çok duygulu bir yurtsever milletsever idi ….
…..o yaratılış açısından alçakgönüllü çekingen ve ihtirasız bir insandı…
… 1918 yılına gelinceye kadar Dobruca’daki Kırım Türklerine Kırım’ı tanıtmaya, sevdirmeye çalışmış ve çırpınmış olan tek kişi Mehmet Niyazi denebilir.”
MEHMET NİYAZİ ÖDÜLÜ VERİLENLER
Saim Osman Karahan -2013 (RMTTDB tarafından)
Prof Dr Kemal Karpat -2015
Prof Dr Tasin Cemil – 2016
Enver ve Nedret Mamut -2017
Melek Fetislam -2018
Zafer Karatay – 2019
Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu -2020
Refat Çubarov – 2021