Ertuğrul KARAŞ
Eskişehir merkez ilçeye bağlı köylerden biri olup; Eskişehir’e 23 km mesafededir. Kireç köyüne Eskişehir-Alpu istikametinde 17 km gidildikten sonra güneydoğu istikametinde doğru yol ayrım levhasından 7-8 km daha gidilerek ulaşılır. Köy, kuzeyinde Karahöyük, güneyinde Karacaören, batısında Ağapınar ve doğusunda da Karaçay köyleri ile komşudur.

Ana yoldan Kireç köyüne giriş (Foto. E.Karaş, 2002)
Köyün kuruluşu ile ilgili elde edilen bilgiler, doğusunda yer alan ve Kırım Tatarlarınca kurulan Karaçay köyünden (1882) birkaç yıl evvel kurulduğuna işaret etmektedir. Bu itibarla Kireç köyünün kuruluş tarihi kesin olmamakla birlikte 1877-78 Osmanlı-Rus harbini müteakip bölgeye gelip yerleşen Kırım Tatarlarınca 1880-1881 yıllarında kurulduğu söylenebilir. Köyün adının ise köyün batı kesimindeki “Aktoprak” adı verilen kireçli araziden dolayı bu ismin verildiği şeklinde rivayet ediliyor. Köyün kuruluşu ile ilgili olarak kendisiyle 17 Ağustos 2002 günü görüştüğümüz 1942 Kireçköy doğumlu Osman Naci Ergen, babasının Hicri 1324 (miladi 1906) ve annesinin Hicri 1331 (Miladi 1913) doğumlu olarak Kireç köyünde doğduklarını ifade ediyor ki, bu bilgiler bize köyün kuruluşuna ait kaydedilebilecek tarihin 1906 yılı ve daha öncesi şeklindeki bilgileri teyit ediyor. Keza Osman Nuri Ergen, dedesi Polat Hoca’nın bu köyde hocalık yaptığını ve dedesinin savaşta (muhtemelen Çanakkale veya doğu cephesinde) vurulduğunda babasının henüz 8 yaşında olduğunu söylerken tarih kestirme yaklaşımı ile sözü edilen savaşın Birinci Dünya Savaşı’ndaki Çanakkale veya Doğu cephesinden biri olabileceğini akla getiriyor ki, buradan 1914-15 tarihlerinden söz edildiğini çıkarabiliriz. Bahsi geçen tarihten Osman Nuri Ergen’in babasının o vakitler 8 yaşında olduğu dikkate alınarak 30-35 yıl geriye doğru gidilerek 1885-1890 tarihleri bulunur ki, köyün kuruluşu ile ilgili olarak Karaçay köyünden birkaç yıl evvel kurulduğu bilgileri dikkate alınarak birkaç yıl farkla 1880’li yılların başlarının Kireç köyünün kuruluş tarihi olarak kayıtlara geçilebileceği söylenebilir.

Kireç köyü mezarlığı (Foto. E.Karaş, 2002)
Köyün kurucularının Kırım’dan Latif (Kurum) Akay ve Polat Hoca (Ergen) ve Mısır’dan beraberinde 30 civarında kişi ile Yusuf (Kambek) oldukları söyleniyor.
Kireç köyünün mera dahil 24.000 dekar toplam arazisi mevcut olup; bunun yarısı işlenebilir tarım arazisi, diğer yarısı ise mera arazisi mevcuttur. Köy arazileri mevkilerine göre kuzeyindeki araziler “Keltahir çukuru”, güneyindeki araziler “İğdeli dere ve Köy önü”, batısındaki araziler ise “Akbayır astı”, doğusundaki araziler “Öz mevkii” ve güney doğusundaki araziler ise “Aşılı” adlarıyla anılmaktadır. Köyün “Aşılı” mevkii için 1970’li yılların ortalarında başlayan ihtilaf 1980’li yıllarda sona ermiştir. Köydeki arazilerin kadastro çalışması 1951 yılında yapılmıştır. Köydeki ilk traktör Kasım 1949’da Veliyullah Akay tarafından alınan “Massey Harris” marka traktör olurken ilk binek otomobil bir jip olup; 1961 yılında Kemal Celiloğlu tarafından alınmıştır. 2002 yılı Ağustos ayındaki kayıtlarına göre köyde 20 civarında traktör, 3 biçerdöver ve 15-20 kadar da otomobil vardır.
Köyde yerleşik olarak bulunan aileler, 1950’li yıllarda başlıca “Kurumlar”, “Çetinler”, “Ergenler”, “Celiloğlu” gibi isimlerle köy nüfusunu teşkil etmekte idi. Köyde mevcut Çerkez asıllı ailelerin köyün kuruluşunu müteakip köye gelip yerleştikleri söyleniyor. Eğitim, iş, arazi yetersizliği gibi sebeplerle Orta Anadolu’daki pek çok köyde 1970’li yıllardan itibaren görülen nüfus azalması, Kireç köyünde 1980’li yılların başlarından itibaren tersine bir seyirle köy nüfusunda artışın yaşanmasına yol açmış; 1971 yılından itibaren Ağrı, Doğu Beyazıt civarından bu köye gelip yerleşenler, 1980’li yıllardan itibaren köyde çoğunluğu teşkil etmişlerdir. Köy nüfusu 1997 yılı kayıtlarında 659, 2000 yılında ise 588 olarak kaydedilmiştir. 2002 yılı kayıtlarına göre köyde halen 100 hane Ekrada mensup aile ile 7 hane Kırım Tatar ve 3 hane de Çerkez asıllı aile mevcuttur.
Köyde ilkokul Hicri 1318’de (miladi 1918 yılı) üç sınıflı olarak açılmış, 1964 yılında beş sınıflı olarak eğitim vermeye başlamıştır. Köydeki okur yazarlık oranı % 100 olup; öğretmen, hukukçu, doktor, mühendis gibi çeşitli meslek gruplarından şimdiye kadar 20-25 civarında kişi yetişmiştir. 1937 yılında yapılan köy ilkokulunda halen 110 talebe ve 11-12 de öğretmen mevcut olup; 2001 yılından bu yana sekiz yıllık eğitime devam ediliyor. 1985 yılında lojmanıyla birlikte yenilene ilkokul binasının yerine köyün yeni yapılan ilkokulu ise 3 katlı olarak 2001 yılında inşa edilmiştir.
Köyün altyapı problemi genellikle mevcut olmayıp; elektrik 1970 yılında Kenan Çalış’ın muhtarlığı zamanında gelmiştir. Su ise da eskiden köy içerisinde mevcut çeşmelerden temin edilirken, 1993 yılında Naci Ergen’in muhtarlığı zamanında her bir eve ulaştırılmıştır. Köye telefon 1989 yılında santral şeklinde gelmiş, 1990’da da otomatik hale dönüştürülmüştür. Köyde tarımsal amaçlı bir sulama kooperatifi mevcut olup; 1993 yılında kurulmuştur, yedi adet kuyu vardır.
Kireç köyünde 1960’lı yıllara kadar ısınmada tezek, odun vb kullanılırken, bu tarihten itibaren Kütahya’dan getirtilen kömür kullanılmaktadır. Köy evlerinin inşasında kullnılan kerpiç ise, 1990’lı yıllardan itibaren tuğla kullanılarak ve betonarme ile modern tarzda inşa edilmektedir. Köyün Aktoprak mevkiinden alınan toprağın eskiden civar köylerden gelenler tarafından evlerin dış cephelerinin sıvanması için kullanıldığı ve hatta bu toprağın fayans imalatına da uygun olduğu söyleniyor.
Köyün genel ekonomik durumu iyi olup; köyde kurban kesemeyecek durumda olan mevcut değildir. Halen köyde 200 adet küçükbaş ve 300 civarında da büyükbaş hayvan mevcut olup; bu hayvanların önemli bir kısmı kurban bayramı için Eskişehir ve yakın yerlerden gelenlerce tüketilmektedir.
Köyle ilgili bilinen tarihi kayıtlara göre Kireç köyü ilk olarak Temmuz 1921’de Yunan işgaline uğramış, işgal sırasında Yunan ordusunun köy camiinde yatıp kalktığı ve köylünün hasat edilerek toplanan ancak harman edilmeyen (şeren) tüm mahsulü yakılmış. 10 Eylül 1921’de Türk Ordusunun ileri taarruzuyla Yunan ordusunun 16.000’i ölü olmak üzere 46.000 kişi ile çok sayıda mühimmat bırakarak Sakarya Nehrinin batısına geri çekilmek zorunda kaldığı Sakarya Savaşından sonraki 26 Ağustos 1922’deki Büyük taarruzla beraber İzmir’e doğru bozgun şeklinde geri çekilen Yunan ordusunun civardaki köylerde yaptığı gibi Kireç köy camii ile evlerin tamamının yakılıp yıktığı hâlâ hatıralarda unutulmamış.
Kırım Tatar milli âdetlerinin pek çoğu civardaki diğer köylerde olduğu gibi yavaş yavaş unutulmaya yüz tutmuş. Köyde toylar Perşembe gününden genellikle dananın kesilmesi şeklinde olan sogum soyma ile başlar, Pazar günü kelinin tüşmesi (gelinin damat evine gelmesi) ile sona ererdi. Sogum soyulmasını müteakip aynı gün komşu ve konakbaylara yemek verilir. Cuma günü akşamına da köy cemaati çağrılırdı. Cumartesi akşamı çırak tellenir, Eskişehir’den çalgıcılar gelir, aynı gün akşamı kiyev (damat) tarafı içkili yemek verir, meclis teşkil edilir, bu meclise civar köylerden hısım akraba ve misafirler davet edilirdi. Pazar günü gelin gelir, tüm cemaate yemek verilirdi. Bu toylarda çınlaşmalar ve güreşler de olurdu ki, 1950’li yıllara kadar civar köylerde de yapılan Kırım Tatar kuşak güreşlerinde birinciliği kimseye kaptırmayan namlı güreşçilerden Fehmi Pehlivan bu köyden olup; 1994 yılında vefat etmiştir. Kireç köyünde kışın köye misafir geldiğinde kız cıyını adı verilen toplantılar yapılır, sohbet edilir ve “yüzük oyunu” vb oyunlar oynanırdı.
Kireç köyünde bayramlar, diğer Kırım Tatar köylerinde olduğu gibi renkli idi. Herkesin birbirine gelip gittiği, bayram namazını müteakip cenaze varsa önce taziyelerin yapıldığı, çocukların yemişler topladığı, kurban bayramlarında kurbanların kesildiği ve hemen herkese kurban etinin mutlaka tattırıldığı kurban bayramlarının eski heyecanı yavaş yavaş ortadan kalkmakta.
Kireç köyünde Kırım Tatar millî aşlarının hemen hepsi yapıldığı gibi, bu köye has olmak üzere şimdilerde seyrek olarak yapılan mısır unundan mamelek de yapılırdı. Arap aşı da denilen tavuk suyundan yapılan çorbaya ilaveten bu köye yerleşik Çerkez asıllı ailelerden öğrenilen Şipsi yemeği de yapılıyor.
Köydeki nüfustaki değişim, 1970’li yıllardan itibaren Kırım Tatarcası yerini Türkiye Türkçesine bıraktığı görülüyor.