Başlangıç / Diaspora / Diaspora’daki Köylerimizden: Mesudiye Köyü

Diaspora’daki Köylerimizden: Mesudiye Köyü

Süleyman GENCE.

Mesudiye Köyü Eskişehir-Konya Devlet Karayolu’nun 44 kilometresi üzerinde bulunmaktadır. Köyün 5 km. güneyinde aynı karayolu üzerinde bağlı bulunduğu Mahmudiye İlçesi, 4 km. kuzeyinde Hamidiye Köyü, yaklaşık kuzeybatı istikametinde Yeşilyurt ve Doğançayır Köyleri, doğu istikametinde (arada Ankara Devlet Karayolu bulunuyor) Şerefiye Köyü, batı istikametinde İsmetpaşa Köyü, güneybatı istikametinde ise Hayriye (Çıngıllıhüyük) Köyü bulunmaktadır. Köyün yaklaşık 1 km. doğusundan Seydi Suyu Deresi geçmektedir. Köyün batı kesiminde yaklaşık 20 km. uzaklıkta 1301 m. yüksekliğinde Kırgız Dağı yer almaktadır.


View Larger Map

Mesudiye Köyü (1970‘li yıllara kadarki ismi Taşlıhüyük ya da Tatarca söylenişi: Taşlük) Eskişehir’in Mahmudiye İlçesine bağlı olup 1900 yılında Bulgaristan Göçmenleri’nden Hoca Ali (Yazgı) tarafından kurulmuştur. Bundan yaklaşık 1 yıl sonra Kırım’dan genellikle Gözleve (Kezlev) ve Akmescit’ten doğrudan Türkiye’ye göç eden, öncelikle Adana Ceyhan tarafına yönelen ancak oradaki iklim nedeniyle yöreye gelen Kırım Tatarlarından yaklaşık 40 aile ile büyümeye başlamıştır. Yöredeki en büyük Kırım Tatar nüfusa sahip köylerden biridir. Köye aileleri ile birlikte ilk gelen Kırım Tatarlarından bilinenler : Hasan (Akyürek), İbrahim ve Ömer (Gence) Cemil (Özcan), Emir Veli, Emir Hacı, Zekeriya, Kapar (Yüksel), Abdulvahap, Mehmet Ali (İslam, Seyit Hacı) (Erten), Şehabettin (Esen) Kelay, Halim, Mehmet (Sabaz), Hıdır Mırza, Molla ve Samdin (Burunak), Kaybullah ve Kadir (Yiğit), Abdullah, Nezi, Ali (Yeşilyurt) Mermiş, Veli (Varlı), Sıddık, Zeytullah (Karakurt), Molla, İsmail, Emin, Halilullah, Efendi (Bekir), Pezazi (Çelik), İsmail (Camanak), Osman isimli AKAYLAR olmuşlardır.1934 yılında Kırım’dan 5 aile daha köye gelip yerleşmiştir. Köyde şu anda 90 hane Kırım Tatar ailesi mevcut olmakla beraber, Eskişehir merkezi başta olmak üzere, büyük merkezlere (Ankara, İstanbul, Bursa, Kütahya gibi) oldukça yüklü bir nüfus göç etmiştir. Büyük merkezlere göçen genç kuşak Mesudiyelilerin sayısı şu anda köyde yaşayan Kırım Tatar nüfusundan daha fazla sayıdadır. Ancak büyük şehirlere genellikle işi nedeniyle göç edenler köyle bağını koparmamakta, evler boş da olsa köyde varlığını sürdürmektedir. Yazın izinlerde ya da uzun tatil günlerinde köydeki evlerine gitmekte, kalmakta; koranta, arkadaş, dost ziyaretleri vesilesi ile köyünü ziyaret etmektedirler.

Ayrıca köydekiler Kırım ile duygusal bağlarını da sürdürmektedirler. Köy halkından olup özellikle son yıllarda Kırım’a gelen gidenler, Kırım milli meselesi ile yakından ilgilenenler bulunmaktadırlar. Mesudiye Köyü’nden olup çeşitli illerdeki Kırım dernekleri vasıtası ile Kırım Milli Meselesi ile ilgilenenler ve kültürünü, adetlerini yaşatmak adına faaliyet gösterenler azımsanmayacak sayıdadır.

“Taşlıhüyük” ismi köye 500 m. uzaklıkta batısında yer alan inşaat işi için uygun ancak şu anda faal olmayan taş ocaklarından gelmektedir.

Kurtuluş Savaşı sırasında köy tam 1 yıl (1921-1922) süreyle Yunan istilasında kalmıştır. Köyün ilk istilası sırasında Yunanlılar köy üzerinden Polatlı yönüne doğru ilerlemişler. Yunan askerlerinden bir birlik Kırgız Ovası yönünde bulunmaktaymış. Bu istiladan önce köy halkı çoğunlukla Tatar ailelerin, yakınlarının bulunduğu Hayriye, Yıldızören Köyleri ve Çifteler İlçesi’ne gitmişlerdir. Köyde yetişkin insanlar askerde olduğundan geneli yaşlı ve kadın ve çocuklar az da olsa aileler kalmıştır. Bu halde bile köyde kalan insanlar Yunanlılara direnmiş, zayiat verdirmişlerdir. İstila boyunca Yunan askerleri gündüzleri köye gasp, yağma amacıyla gelip, geceleri ise birliklerine çekilmişlerdir. Kurtuluş savaşı sırasında özellikle Yunanlıların kaçışı esnasında batı yönünde Yunanlıların Çerkez Bayırı ve Kırgız Ovası, Türk askerlerinin de doğu yönünde Şerefiye Bayırı ve Cönger yolu istikametinde yoğun çatışmalara sahne olduğu bilinmektedir. Yunanlılar kaçışları esnasında köyü tamamıyla yağmalamış, hayvanları götürmüşler ve evleri, ambarları, ahırları ateşe verip, yakmışlardır . Köyün büyük çoğunluğu yanmıştır. Köyün yakılmasında yoğun ateş ve duman o esnada Hayriye Köyü’nde yakınlarının, Kırımlı hemşehrilerinin yanında bulunan köy halkı yakınlardaki Serçe ismi ile anılan bayırdan Yunanlıların yaptığı bu yangınlara üzülerek uzaktan şahit olmuşlardır.

Köy halkından gerek 1.Dünya Savaşı (özellikle Çanakkale Cephesi), gerekse Kurtuluş Savaşı’na katılarak şehit olmuş kişiler de mevcuttur. Cabbar Oğlu Abdulgani, Selami Oğlu Bekir, Mehmet Ali Oğlu Seftar ve Hasan bugün ismi bilinenlerdir.

Kurtuluş Savaşı’ndan sonra köyde tam 7 yıl süreyle şiddetli bir kuraklık görülmüş bu esnada köy halkı çok zorluk çekmiştir.

Kuruluşundan itibaren kuruluş yeri itibariyle diğer köylerin, Mahmudiye ve Çifteler ilçelerinin yol güzergahında bulunan köyde o zamanlarda hanlarda yolcular konaklarlardı. Kuruluş yıllarında 3 km kuzeyde yer alan Askerî Kışlada (şu anda Köy Hizmetleri’nin kullanımında olan) çizildiği bilinen plan sayesinde ardışık düzen evlerin bulunduğu avlulardan (azbarlardan) müteşekkildir. Köy 2 büyük mahalleden (Aşağıve Yukarı Mahalle) oluşmaktadır. Köy mesken olarak 250m x1500m= 405 dekarlık dikdörtgen şeklinde 2 mahalle düzgün bir alana kuruludur. Köyde 2 adet cami vardır. Bu camilerden Büyük Cami olarak adlandırılanı 1903 yılında yapılmıştır.

1933 yılında açılan ilkokul 2-3 yıllık kapalı kaldıktan sonra 1938 yılında tekrar eğitime açılmıştır. 70’li yıllarda 200’e yakın öğrencisi ve 10 öğretmen barındıran bir İlkokul (şu anda kapalı) bulunmakta iken ve şimdilerde 20 öğrenci ile Mahmudiye İlçesi’nde taşımalı eğitim öğretim sürdürülmektedir. Köydeki okuma yazma oranı yüksektir. Lise ve üniversiteyi okuma oranı ise eskiden beri yüksektir ve halen artarak devam etmektedir.

Köye ilk yerleşimden sonra ilk gelen Kırım Tatar aileleri ile birlikte zamanla Cami ve diğer sosyal kurumlarını da inşa edip düzenlerini kurmuşlardır.

Günümüzde köyde Muhtarlık Konağı, tahıl tohumu ayırma için selektör binası, kantar gibi ortak kullanımda yapılar mevcuttur. Köyün şu andaki (Şubat 2007) Muhtarı Ayhan Yıldırım, bir önceki Muhtar Fevzi Sabaz’dır.

Köydeki hane sayısı 225 olmasına karşın ikâmet edilen sayı 175 adettir. 1970’li yıllarda 750 civarında olan kişi sayısı nüfus 2000 yılı resmi nüfus sayımına göre 426 kişidir. Şu anda yazın 500, kışın ise 350 civarında kişi köyde bulunmaktadır. Köye tüm evlere elektrik 1975 yılında bağlanmıştır. 1960’lı yılların sonlarında köyde her eve kullanım ve içme amaçlı su bağlanmaya başlanmıştır. 1978’de ise telefon köyde kullanılmaya başlanılmıştır .

Mesudiye Köyü halkının başlıca geçim kaynağı tarımdır. Köyün kuruluş yıllarında Kırım’dan gelen aileler Kırım’da uyguladıkları tarım tekniklerini ve ürünleri Mesudiye’de uygulamaya başladıkları bilinir. Köyün sahip olduğu arazi 45000 dekar (dönüm) dır. Arazinin geneli kıraç (sulak olmayan) tır . Toplam sulanabilen arazi miktarı 3000 dekar kadardır. Her yıl sulanabilen arazilerle birlikte 23000-25000 dekar arazide ekim yapılmaktadır. Geri kalan araziler toprak çok verimli (güçlü) olmadığı ve sulama imkanı olmadığı için dinlenmesi için 1 yıl nadasa bırakılmaktadır. Arazinin sulanabilirlik durumuna göre buğday, arpa, yulaf, nohut, pancar, ayçiçeği, soğan, mısır, karpuz, kavun türü ürünler yetiştirilmektedir. Bunun yanında son yıllarda oldukça azalsa da küçük ve büyükbaş hayvancılık bir gelir kaynağıdır Mesudiye için .

Kırım Tatar milli yemekleri de halen köyde yapılmakta tüketilmektedir. Hamur ve et ağırlıklı olan yemekleri Çibörek, Tataraş, Kaşıkbörek Çorbası, Tavalokum (Peşlokum), Tatar Bohşası (normal poğaçadan farklı yağda kızartılıp pişirilir), Köbete, Cantık (kıyık ve büyük yuvarlak olmak üzere iki çeşittir), Kavurmabörek, Kalakay, Mercimekli lakşa çorbası, Sarburma, Kıygaşa, Ulkum, Kıyık, Kıvırma, Kuzu Sorpası, Oğmaç Çorbası, Baklalı Lakşa Çorbası şeklinde sayabiliriz.

Köyde halen konuşanların sayısı azalmış da olsa yoğun olarak çöl ağzı Kırım Tatarca konuşulmaktadır. Burada Tatarcanın ne denli yoğun ve yaygın kullanıldığını anlatmak için küçük ilginç bir not: Köyde bulunan Kırım Tatar harici çoğu kimse de konuşulan Tatarca’yı anlamakta hatta bazı kimseler Kırım Tatarlardan ayırt edilemeyecek şekilde Tatarcayı konuşabilmektedirler.

Evlerde halen Kırım’dan geldiği andaki döşeme şekilleri ve işlemeleri görmek mümkündür. Hasır ve kilimler, yün minder, yastık ve yorganlar, sedirler ve sedir örtüleri, oyalı kanaviçe sergi ve sargılar, kalıp yastıklar, kanaviçe işli duvar halıları, tartmalara asılı çevre ve keten havlular, kanaviçe işli duvar panoları, perdeler, dolap örtüleri, güneşlikler, kapı perdeleri, yorgan ve yastık ağızları bunların arasında sayılabilir.

Köyde Kırım Tatar adetleri halen azalmış da olsa halen uygulanmakta, yaşatılmaktadır. Özellikle adetlerin 1980’li yıllara kadar en yoğun uygulandığı pey, nişan ve toy(düğün)lardan bahsetmek gerekir . Kuda ve kudagıy (dünürler) gönderilerek yapılan kız “istetme” den sonra sonuç olumlu ise aile arasında “piy” adı verilen küçük birsöz kesme töreni yapılırdı. Piyde gelin kıza elbise, anne babalara hediyeler alınırdı. Erkek taraf bu hediyeleri işlemeli şık bir “bohça” içinde getirdikten sonra kız taraf da ayniyle mukabele hediyelerini erkek tarafa sunardı.

Nişanda erkek taraftan yakınlardan amca, dayı vb. den oluşan biraz daha kalabalık (8-10-15 kişi) bir erkek grup kız evine kızın çeyizlerinden ve erkek tarafa hediyelerden oluşan sandık götürülürdü. Sandık ve diğer hediyelerin alınış verilişleri sırasında erkek taraf kudalarından çocuklar ve caşlar (genç kız-erkek) için hediye ya da çoğunlukla para alınması adettendir (erkek tarafından bunun için önceden biri görevlendirilir). Dualar edilip, yemekler yenilip, kahve, çay içildikten sonra erkek taraf kız tarafın hediyeleri ile birlikte döner.

Toylar ise Perşembe günü erkek tarafa akrabalar, komşular tarafından içi Katlama, Bohşa, kurabiye, elma, fıstık şeker vb dolu olan “sini” (sofra tepsisi) ve içinde de paket içinde toy kayırlav (hediyesi)gönderme ile başlar. Sini ile gelen yiyecekler gelen misafirleri ağırlamada da kullanılır. Gelen “toy kayırlavlar” da evin münasip bir köşesinde sergilenirdi. Aynı gün toy için sogum soyulur (düğün yemeği eti için hayvan kesimi yapılır) . Katlama, bohşa, ulkum, kıyık türü hamurişleri pişirilir. Cuma günü misafirler gelmeye başlar. Cuma günü akşamı misafir katına (yanına) yemeğe akrabalar ve tüm köy cemaati davet edilir. Cumartesi günü yeni gelen misafirler ve köy halkı için sofralar kurulur, yemek yenilir. Akşamına kızlar için toy (kına gecesi)yapılır. Toyda kızlar-caşlar karşılıklı şınlama yapılır, darbuka, dare (tef) çalınır, oynanılır. Bu arada söylenen oynanan türküler içinde Kırım Tatar türküleri (“Seydosman”,“Ay bülbülüm” gibi) de mevcuttur. Kına gecesinde erkek taraftan görümceler de misafir olarak gelirler. Gelin kız görümceleri oyuna kaldırır, beraber oynar, görümcelere çember, kayınlara havlu bağlanır. Gece ise kızlar caşların ellerine kına koyarlar. Pazar günü gelin alıcı düzenlenir. Gelin alıcı gelin evinde gayet kalabalık bir şekilde kızlar darbuka çalması, oynaması şeklinde eğlenceli bir şekilde gerçekleştirilir. Gelin alıcı esnasında kız taraftan “toprak bastı” ismiyle para istenmesi, erkek taraftan da kız taraftan çember, başörtüsü istenip alınması şeklinde hafif çekişmeli eğlenceler adetlerdendir. Ayrıca gelin alıcı esnasında (son zamanlarda kına gecesi akşamı ) 1 adet gelin kızın kayını için, 1 adet de caşlar için tokuz (keten büyük kölek üzerinde kölekle beraber havlu, çorap, çevre, mendil, çember, marama ve 2 adet oyalı işli keseden oluşan toplam dokuz adet malzeme bulunan) erkek tarafınca seçilmişlere kız tarafça bağlanır. Pazar günü gelin alıcı gelinle beraber az sayıda kuda, kudagıy gelir. Akşamına köyün gençleri ve yaşça caş akrabalarla yenilen yemekten sonra açık artırma ile “tokuzlar” hatıra niyetine satılır, alınır ve kiyev (damat) kapanır. Toy böylece sona erer. Bundan sonra 1-2 hafta içinde gelin kız-damat ve erkek taraf yakın akrabalar kız tarafa akşam yemeğine gidilir. Bu bir bakıma kız tarafla tanışma, kaynaşma ziyaretidir.

Adetlerde özellikle toylarda söylenen şınlardan iki ayrı örnek. Birincisi toya yeni gelen bir misafirin söylediği şın . İkincisi (iki dörtlük) ise gelin gittikten sonra kız yakınlarınca söylenen bir şın:

Erte şıktım, keş kaldım
Aldım bayır,
Keş bolsada aytayım,
Toyun bolsun kayır.Kırdan şıkkan bir payton,
Telbevi telden
Kıska ayaklı kız bala
Kısmeti elden.

Kız bala degenin
Kapının menteşesi
Tıngırday kalır
Anayın dört köşesi

Eskiden beri devam ettirilen bir adet de Hıdrellez (Kıdırlez) günü sabah tüm köy erkek ve çocuklarının köyün camisinde toplanıp dua edildikten sonra herkesin evden getirdiği kuzu sorpası, kalakay ve sütlacın birarada sofralarda yenmesidir. Bahar yağmurunun az yağdığı veya hiç yağmadığı senelerde kıdırlez günü köye yakın kırlık bir alanda beraberce “yağmur duası” na çıkılır.

Yazı için kaynak kişiler: H.Nuri Gence, H.Mahfuze Gence, Hatice Gence, Muhtar: Ayhan Yıldırım

İlginizi Çekebilir

Diaspora’daki Köylerimizden: Yeşildon Köyü

Ertuğrul KARAŞ. Eskişehir’in Alpu ilçesi’ne bağlı olup 1897 yılında Kırım’dan göç eden Kırım Tatarları tarafından …

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.