Turgut OTÇU.
İzzettin Köyü’nün kuruluş hikâyesi köyün eski imamlarından Hacı Hafız Hakki Gugü tarafından 1940 yılında Kaybulla Aga’dan dinlenerek kâğıda aktarılmış ve günümüze kadar da gelebilmiştir.
Kaybulla Aga’nin anlattığına göre, Kırım’ın Bahçesaray’a bağlı Almatarhan, Çotkara ve civar köylerden toplanan bir kısım Kırım Tatarı “Artık bu gâvurda yaşanmaz” diyerek Aktopraklar’a göçmeye karar vermişler.
Başlarında Hacı Abdurrahman Efendi, Hacı Zahit Efendi, Hacı Ahmet Kazan Efendi ve Ömer Seyfettin Aga’nın bulunduğu 66 hane Kırım Tatar halkı, Kırım’ın Yarbaşı iskelesinden 18 Ekim 1856 tarihinde vapurla Türkiye’ye göçmüşler.
O sıralar 8 yaşında olan Kaybulla Aga, bu göçü şöyle anlatır: “Ninem beni ve küçük kardeşimi ellerimizden tutarak Yarbaşı iskelesine götürdü. Gözlerinden yaşlar aktığını görüyordum. Bütün akrabalar-eş dostlar orada yüklerinin başında duruyorlardı ve herkes ağlıyordu. Biz ise, yaşımızın küçüklüğünden, yaşanan felâketin farkında olmadığımızdan, İstanbul’a gidiyoruz düşüncesiyle seviniyorduk. Ninem bir ara parmağıyla işaret ederek,- “İşte ballarım, o vapura minecemiz” derken gözlerinden boşalan gözyaşlarını bu günkü gibi hatırlıyorum. O gün ikindi namazı üzeri, vapur iskeleye yanaştı, bizi ve eşyalarımızı aldı. Akşama bir saat kala vapur hareket ettiğinde bütün yolcular ağlıyorlar…
‘Elveda Vatanım.
Elveda olsun sana.
Acep tekrar qaytar mıyım sana’
diyerek gözyaşlarını tutamıyorlardı.
O gece deniz yolculuğundan sonra, ertesi günün geç saatlerinde bir iskeleye yanaştık. Daha sonra öğrendim ki İstanbul’un Tophane iskelesiymiş. Eşyalarımızı yük arabalarına, kendimizi de faytonlara bindirerek, babamın önceden tuttuğu Fatih’teki eve yerleştik. Biz İstanbul’da beş yıl kaldık. Fakat babamlar Türkiye içinde yerleşecek yer arıyorlardı. Konya, Ankara, Adana, Eskişehir, Polatlı ve Tekirdağ yörelerini dolaşsalar da, buraları hoşlarına gitmemiş…
Bir gün hazine ilânında, Çatalca’nın izzet Baba Çiftliği Satılıktır’ ilânını görünce kalkıp çiftliğe gelirler. Çiftliğin bütün binaları ve ahırları durmasına rağmen, içinde hiç kimse yaşamamaktadır. Toprağı biraz kıraç olsa da, İstanbul’a yakın olması düşüncesiyle, çocuklarımızın tahsil görme imkânı olur’ diyerek, çiftliği almaya karar verirler. Aile büyüklerinden 10 kişi 66.000 altın ödeyerek çiftliği alırlar. Diğer 56 hane borçlarını bu 10 kişiye peyderpey öderler.
1859 senesinde, çiftliği satın alan ahaliye askeriye ev kurmaya müsaade etmez. Yine de, köyün ileri gelenlerinden Hacı Abdurrahman Efendi’nin oğlu hukuk mektebi mezunu Hacı Bekir Efendi’nin isi saraya kadar götürerek aldığı fermanla 1861 yılında köyün kurulmasına izin verilir.
Evlerini kurup çiftliğe yerleşen halkın bir müddet nüfus defteri alamaması ve köye isim verilmemesi üzerine ahalinin bir kısmi Çatalca’ya göç eder.
Köy kurulduktan sonra çiftliğin ismini alarak adi “İzzettin köyü” olur. Çatalca nüfus idaresinde de nüfus kayıt defteri tutulur.”
Köye 1877 yılından sonra 55 hane daha gelerek yerleşir ve köyün hane sayısı 121’e ulaşır. Son gelenlerin 15’i Kırım’dan, 2’si Kazan’dan, 4’ü Plevne’den, 34’ü ise Köstence’dendi. Köstence’den gelenler de tabiî ki buraya daha önceden Kırım’dan göç etmiş Kırım Tatar aileleriydi.
Köyün eski camisi Sultan II. Abdülhamid zamanında yaptırılmıştır. Şimdilerde ihtiyacı karşılamayan bu tarihî caminin dışında yeni bir cami inşaatı da bütün hızıyla devam etmektedir.
180 haneden oluşan ve köyden kente göçün nispeten az görüldüğü köyde 900’ün üzerinde insan yaşamaktadır. Her türlü altyapının bulunduğu İzzettin köyünde, bir adet ilkokul bulunmaktadır. Çatalca’ya yakın olunmasından dolayı ortaokul ve lise mevcut değildir. Köyde okuma-yazma oranı % 100 olup, köy sâkinlerinden 15 kişi üniversite mezunudur. Halen de 30 kadar genç üniversiteye devam etmektedir.
Kent merkezine yakınlığından dolayı kültürel etkileşimin fazlaca görüldüğü köyde eski âdetler pek kalmamıştır. Bununla birlikte, köy ahalisi arasında Kırım Tatarcası halâ yaygın olarak konuşulmaktadır. Eskiden köyde düğünler (toylar) iki gün sürermiş. Yemekli, çalgılı, eğlenceli düğünün ikinci gününde erkek tarafını temsil eden gençler at arabasını kendileri çekerek gelen hediyeleri alıp düğün evine getirirlerdi. Şimdilerde ne yazık ki artık bu âdetler pek yerine getirilmemektedir. Köy halkı salon düğünleriyle evlenir olmuştur. Eskiden köy içinden kız alınırken, artık bütün köy halkı akraba olduğu için şimdilerde köy dışından gelin alınmaktadır.
İzzettin köyünün ana geçim kaynağı tarım ve süt hayvancılığıdır. Buğday, arpa, yulaf ve ayçiçeği ekimi yaygın olarak yapılmaktadır. Köyün gelir seviyesinin yüksek olduğunu göstermesi bakımından 100’ün üzerinde traktör, 5-6 biçerdöver ve 10-15 civarında kamyonun bulunduğunu belirtmeliyiz.
İstanbul’a yakın olmasından dolayı köyde, köy dışı ahali tarafından yapılan villa tipi evlerin sayısı giderek artmaktadır. Bu da köyde arsa fiyatlarının oldukça artmasına yol açmıştır. Köy halkından epeycesi arazilerini satıp, rantıyla geçinmektedir.
Kaynak: Emel Dergisi 219, Mart-Nisan 1997.